SEÇİMDEN SONRA OKUNUR

Abone Ol
SEÇİMDEN SONRA OKUNUR
 
Oku! 
Cahil kalmak istemiyorsan.
Oku! 
“Cahil” olduğunu anlamak istiyorsan.
...
 
Ne zaman küçük bir çocukla karşılaşıp onunla biraz konuşsam, mümkün olduğunca ya yanımda varsa küçük bir kitap hediye ederim ya da kendisine bir hikaye kitabı alması ve benim tarafından hediye edildiğini de aldığı kitabın ilk sayfasına yazarak okuması için ona hikaye kitabı alacak kadar bazen on, bazen de yirmi lira kitap parası veririm.
 
Bazen annesiyle ya da babasıyla büromuza gelen çocuklara da kitap parası vermek istediğim sırada annesi ya da babası karşı çıktığında onlara hitaben şeker yada çikolata parası vermediğimi, sadece kitap hediye etmek istediğimi belirtir ve ileride bizi hatırlayıp arkamızdan dua eder inşaallah diyerek ikna etmeye çalışırım. Bu açıklamayı yapınca annesi ya da babası da ikna olur ve kitap aldıracaklarını söyleyerek ayırılırlar büromuzdan.
 
Çok sonra onlardan bazılarını tekrar gördüğümde de kitap alıp almadıklarını sorarım. Aldıklarını söylerlerse eğer, aldıkları kitabın adını ve konusunu da sorarım.
 
Bu şekilde kitap hediye etmek her iyi ve mükellef bir insanın kendine mahsus âdetlerinin olması gibi benim de âdetim olagelmiştir uzunca bir süreden beri.
 
İlerideki yıllarda yaşlanmamız nasip olursa ve bu çocuklardan bazılarıyla karşılaştığımızda onların “Aaa!.. Bu bize kitap hediye eden Amca!..” dediğini duymamızdan hem fayda umarım hem de ben bundan büyük bir haz alır ve mutlu olurum.
 
Kitap okumanın gerekliliği ve kitabın değerli oluşu, çocuklara bu ve buna benzer yöntemlerle geliştirilirse toplumun “Kitaplı Toplum” olma yolundaki ivmesi daha hızlı olur sanırım. Kitapsız toplum odun toplum olmaya mahkumdur çünkü. 
 
OKUMA YAZMA BİLMEYEN ÇOCUĞA
KİTAP HEDİYE EDİLİR Mİ?
 
Geçtiğimiz pazar günü Taşhan’da Diyanet Yayınevi’nden Kendi Dilinden Fetö, Örgütlü Bir Din İstismarı adlı kitap ile beraber çok değer verdiğim bir arkadaşıma hediye etmek üzere Mekke’ye Giden Yol adlı kitabı da almştım. Bizzat hediye edeceğim inş.
 
Ayrıca daha önceki bir yazımda anlattığım o küçük çocuğa hediye etmek üzere aldığım hikaye kitabını da Taşhan’dan çıkarken kendisine hediye ettim.
 
Bu arada ödeme yaparken para üstü
artınca da üzerine bir hikaye kitabı alınabilecek kadar para ekleyerek satış sorumlusu arkadaştan parasını vermiş olduğum hikaye kitabını ilk gelen çocuğa hediye etmesini istedim.
 
O da “Abi sen bir dakika bekle, ben bir küçük çocuk bulup geleyim.” diyerek kapının önüne çıktı. Biraz sonra babasıyla beraber küçük bir çocuğu çağırdı. Çocuk dört beş yaşlarındaydı ve haliyle okuma yazmayı henüz bilmiyordu.
Babasına durumu anlattık ve ismine ithafen aldığımız kitabı da ona hediye ediverdik.
 
Yanımızdakilerden bazıları okuma yazma bilmeyen bir çocuğa kitap hediye edilir mi diye bana takılmaya çalışınca onlara dönerek:
“Asıl onlara hediye etmek gerekir ki oyun ve şeker dünyasının dışında farklı bir hediye aldığının farkına vararak kitaba sahip çıksın.
Ayrıca kitabı okumak ve anlamak için illa ki okuma yazmaya gerek var mı ki; büyüdüğünde öğrenir ve kitaba sahip çıkar. Önce bu değer’in çocuklara öğretilmesi gerekmez mi? Hem ayrıca Rabbimiz de kullarına Kutsal Kitabı’nı okuma yazma bilmedikleri halde daha doğmadan kendileri için inzal buyurmuyor mu?” diye kinayede bulundum. 
 
İYİ Kİ OKUMAMIŞIM(!) DENİR Mİ?
 
Ezcümle, okumasını bilmeyenlerden değil, oku(ya)mayanlardan tedirgin olunması gerekmez mi Bünyamin?
 
Hele üstelik, okuma yazmasını(!) bilip te
pervasızca “İyi ki okumamışım, iyi ki okula falan gitmemişim.” diyenlerden de hem korkmalı, hem de kaçmamız, kaçınmamız gerekmez mi?...
 
Bilirim zordur “okumak”. Lakin sen yine de oku ve kendinle beraber dünyayı da tanımaya çalış! Okumam dersen öyle bir ökseye yakalanırsın ki seni oradan kurtaracak kimse de bulunmayabilir. Yazık edersin ömrüne..
 
Oku!
Cahil kalmak istemiyorsan.
Oku!
“Cahil” olduğunu anlamak istiyorsan.
..