SAFİYE KALENDER/ ROTA
SALGIN
Salgın; belli bir insan popülasyonunda, belli bir periyotta, yeni vakalar gibi görülen ancak önceki tecrübelere göre beklenenden fazla etki gösteren hastalıktır. Belli bir bölgede yayılan salgınlara epidemi, dünya çapında yayılan salgınlara pandemi denir.
Son zamanlarda artış gösteren salgın, gribel enfeksiyon söylentilerini muhakkak sizlerde duymuşsunuzdur.
Mevsim geçişleri ya da mevsim normalleri dışında seyreden hava durumları nedeniyle hemen hemen hepimiz bu salgına bir şekilde yakalanıyoruz.
Kah arkadaşlarımızdan kah ıslak saçla dışarı çıkmaktan ya da bağışıklık sistemimizin zayıflamasından kaynaklı hastalanabiliyoruz.
Soğuklardan bahsetmiyorum bile…
Mevsim geçişlerinde yaşanan ani sıcaklık iniş çıkışları hastalıklara davetiye çıkartıyor.
Peki, bu soğuklar geldiğinde önlem alıyor muyuz? Ya da ne kadar önlem alıyorsunuz?
Kışın sert geçtiği memleket; Afyon
Afyon’un sonbaharı yoktur.
Afyon’un sonbaharı yoktur ya yazı vardır yada kışı daha önce de Odak Köşe Yazarı kıymetli dostum Betül Özdemir “Afyon'da kış” başlığı altında kaleme aldığı yazında kış mevsimini anlatmıştı…
Peki, biraz gözden geçirelim Betül Özdemir’in yazısını
Bizlere Afyon Kışıyla alakalı neler söylemiş, neler anlatmış bakalım
“Öyle bir kışı vardır ki, yaz günün bitişi bellidir bu şehrin,
Ansızın gelen soğuk şaşırtır insanları, nasıl giyineceğini bilemez insan, sabah sıcak gece kutup kesilir sessiz şehrin sokakları…
Ne zaman motor yarışları bitti o gün başlar soğuk geceleri…
Ansızın soğur Afyon’un gündüz ve geceleri, destur istemez kimseden…”
Cümleleriyle kaleme aldığı yazında Afyon kışının mizacını bizlere kısaca anlatmış aslında
Peki, Afyon’da kar yağınca hava yumuşuyor mu gerçekten?
Asla…
Asla derken beni en iyi Afyonlular anlar.
Çünkü bugün kar yağsa gece don tutar…
Afyon’a seyahat edenlerde namını duyduklarından mıdır bilinmez, bu kutsal memlekete yazında gelseler valizlerinin bir köşesine mutlaka bir ceket iliştirirler.
Velhasıl Afyon’un sıcağına da soğuğuna da güven olmaz
Üşütüverirsiniz maazallah…
Salgın diyorduk,
Kış kapıdayken…
Mutlaka bir şekilde yakalanacağız.
Önemli olan asıl mevzu hastalık belirtileri gördükten sonra daha fazla hastalanmamak için neler yapabiliriz…
Demişken tamda burada size güzel bir tarif vereyim o halde…
6 sene önce çok değer verdiğim bir Ağabeyim bana demişti ki;
Hasta olmadan kullanacaksın ilacı!
Nasıl mı?
Belirtileri bellidir zaten
Boğaz ağrısı
Baş ağrısı
Vücut kırgınlığı (Halsizlik)
Ansızın gelen ardı ardına hapşırık
Burun akıntısı…
İşte bu belirtiler olduğunda sakın hafife almayın içinde bulunduğunuz durumu
İki gün boyunca sabah akşam olmak üzere soğuk algınlığı ilaçlarını mutlaka kullanın ve bol bol vitamin alın.
Tabii ki en önemlisi,
BOL BOL SU TUKETİN
Çünkü mikropları vücudunuzdan atmanızda size yardımcı olacak…
Hasta olduktan sonra ilaçların insan üzerindeki tedavi süresi uzar.
Malumunuz vücut hastalığa teslim olmuştur. İşte ben şifayı kaptıktan sonra ilaçla tedavinin de zorlaştığını 6 sene önce öğrendim.
Ama işin püf noktası belirtilerin ilk iki günü kendinize ilgi ve alakayla bakmaktan geçiyor.
Hastalığa karşı savaşan bedeninizi gerek ilaçlarla gerek meyve ve vitaminlerle destekleyin.
Birde sıcak çorba…
Yalnız oda TARHANA (olmasına dikkat)
Tabii ki meyvelerden yaptığımız kış çaylarını da unutmayalım sakın ha…
En az iki gün sonra ayaktasınız, güvenin bana…
Birde sizler için aşağıya şiddetle tavsiye ettiğim bitki çayının da tarifini bırakıyorum. Bir bakın derim…
1 adet Portakal
1 adet Kivi
1 adet Yeşil Elma
1 adet Greyfurt
1 adet Limon
15-20 adet Karabiber (öğütülmemis)
1 adet Çubuk Tarçın
1 tutam Kuru Nane
3-4 dal Taze Nane
Her birinden küp küp olacak şekilde yarısını yapabilirsiniz bir demligin ya da büyük bir tencerenin içerisine malzemeleriniz ve iki katı su koymayı unutmayın.
Çokta kaynatıp tadını kaçırmayın...
Biraz kaynadıktan sonra içmeye hazır hale gelmiş demektir.
Bir antibiyotik kaynağı, balla birlikte tüketmeyi de unutmayın!
Hastalanan ve salgına yakalanan tüm herkese de buradan acil şifalar diliyorum.
SAĞLICAKLA KALIN…