OKURKÖRLÜK ÜZERİNE (1)

Abone Ol

 

OKURKÖRLÜK ÜZERİNE (1)
 
 
Lafz-ı muhkem yalnız
anlaşılan Kuran’ın;
Çünkü kaydında değil hiçbirimiz manânın.
 
Ya açar Nazm-ı Celil’in
bakarız yaprağına,
Yahud üfler geçeriz
bir ölünün toprağına.
 
İnmemiştir hele Kuran,
bunu hakkıyla bilin!
Ne mezarlıkta okunmak
ne de fal bakmak için.
(SAFAHAT,11,169)
 
 
Yukarıya yazdığım Mehmet Akif Ersoy’un şiiri de pandemi nedeniyle haftasonu evde kalmamızdan dolayı arşivimi tanzim ederken elime geliverdi Bünyamin.
 
Bu şiiri ezberimden bir daha tekrar ettikten sonra dört yıl önce Hac vazifemizi eda ederken sana gönderdiğim ironik bir mesaj geldi aklıma.
 
O mesajımda sana Araplar da Kuran’ı bizim gibi “yüzünden okuyorlar” diye serzenişte bulunmuştum.
 
Gerçekten de dikkatimi çekmişti o günlerde. Tıpkı bizim hafızlığa çalışan gençlerimiz gibi hızlı hızlı okuyorlardı onlar da. Muhtemelen bize göre okurken daha fazla anlamını bildikleri ayetler vardı ama asla üzerinde düşünme diye bir derdleri yok gibiydi. Hızlı hızlı okuyup geçiyorlardı. Adeta kendilerine bir süre verilmiş ve o süre içinde istenilen yazıyı okuyup bitirmeleri gerekiyordu.
 
Aslında hızlı okuma tekniğinin en iyi uygulayıcıları yüzünden (veya ezberden) bizim hafızlardır desek fazlaca abartılı bir yargıda bulunmuş olmayız. Kolay değildir o kadar sayfayı hıfzında tutabilmek çünkü.
 
Hac’dan sonra seninle de yüzyüze görüşmemizde bu konuyu ele almıştık hatırlıyorsan ve haklı olduğumu ve teşbihin de doğru ve oldukça manidar olduğunu belirmiştin.
 
Kuran’ın okunması ve anlaşılması tarihi süreç içinde her zaman en temel konulardan olmuştur ve bu konuya ilişkin onlarca kitap, makale yazılmış ve araştırma yapılmıştır.
 
Ne ki insan ve müslüman gerçekliğinde umut edilen ve arzulananların bir türlü sağlanamadığı tarihi bir gerçektir.
 
Ben lise yıllarımdan beri bir kişinin manasını bilmediği bir yazıyı okuyup durmasına bir anlam veremezdim. O nedenle kısa sureleri ezberlerken mutlaka mealiyle beraber ezberlerdim.
 
O gençlik yıllarımdan bu yana da eğer böyle bir konu açılırsa mutlaka bu düşüncelerimi ifade ederim.
 
Pek çok mülkî amir, üst düzey bürokrat,askeri erkan, hakim,savcı, avukat, öğretmen, gazeteci, yazar veya henüz bu konulara ilgi duyan ve hararetli tartışmalar yapan gençlere ve esnafa da nazik ve yanlış anlamayacağı bir üslup ve nezaketle bir pundunu bulup Fatiha Suresi’nin mealini okumasını isterim.
 
Eğer okuyabilirse onunla sohbeti ve münazarayı biraz daha derinleştiririm; yok eğer bilmiyorsa veya kem küm ediyorsa usulünce uyarır ve önce kilidin şifresini bilmesini, kilidin anahtarını eline alması gerektiğini söylerim.
 
Haksızlık etmeyeyim yukarıda zikrettiğim zevattan pek çoğu haklılığımı ifade ederek öğrenmeye söz vermişlerdir. Hatta kendilerine öğretmemi talep edenler bile olmuştur.
 
Hatırlarsan bu konuya ilişkin Yargıtay Ceza Dairesi’nden emekli olmuş bir değerli büyüğümüzle bir kaç yıl önce dinî konularda sohbet etttiğimizi burada yazmıştım. Belki o yazıyı gerekli gördüğümüzde bir kere daha paylaşabiliriz. Sadece konumuzla ilgili olarak kısa bir anektoddan bahsedeyim.
 
O yazıda da iki mühendis, bir işletme mezunu ve bir lise öğrencisinden oluşan birlikteliğimizde sadece lise öğrencisinin Fatiha Suresi’nin bir kaç kelimesinin manasını bilebildiğini yazmıştım. O da henüz lisede okuyor olması ve din bilgisi derslerini yeni aldığındandı.
 
Hal böyle olunca hatta daha doğrusu “halimiz böyle olunca” artık eskisi gibi ahlayıp vahlamıyorum kendi adıma. Tarihi süreç içinde öyle büyük bir yanlış ve yanılgıya düşürülmüşüz ki, anlamadan okumanın bilinmeyen faydalarının olduğuna dahi mutlak inandırılmış ne yazık ki İslam toplumları.
 
Ve ne yazık ki sonuçta Kuran’ın okunmasından mutlu ama anlaşılmasından o kadar mutlu olmayan hatta rahatsız olan toplumlar haline getirilmiştir.
 
Sanırım bize ayrılan yerin sonuna doğru yaklaştık. Bu yazı burada tamamlanmayacak kadar uzun olacak gibi. Bu nedenle haftaya da devam edelim düşüncesindeyim.
 
Haftaya seninle 1994 yılının Mart ayına gideceğiz. Ve umarım o yıllardan bu güne bilgilenme adına büyük bir bilgi bavuluyla döneceğiz.
 
Seni kendisini benim o yıllarda gördüğüm ama bu yıllarda tanıdığım iyi ve değerli bir insan ile tanışmana vesile olacağım.
 
Ben bu pandemi sürecinde tanıdım kendisini ve daha önceden tanımadığım için oldukça hayıflandım. Kafamdaki önemli bir sorunun cevabını da bu pandemi günlerinde dinlediğim fikirlerinde buldum.
 
Son olarak sana bir tavsiyede bulunmak isterim. Eğer Fatiha’nın manasını bilmiyorsan haftaya kadar muhakkak öğrenmeye çalış sen de.
 
Anahtar olmadan kilit açılmaz zira.
...