Bir çok üyesini ABD tarafından üretilen savunma sanayisi ürünlerine bağlı hale getirerek Orduları içinde ve siyasi alanda güç sahibi olan ABD’nin NATO üzerinde üye ülkeleri istediği gibi kontrol etme süreci devam ederken Kara Avrupasında artan milliyetçilik ve ırkçı akımlar ABD’yi nasıl bir tehdit olarak gördüklerini ortaya koymaktadır.
Artan milliyetçilik akımları ABD için tehdit olarak yerini alırken ABD ‘nin ise NATO üyelerini Rusya tehditi üzerinden tekrardan dizayn etme içinde olduğu görülmektedir.
NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti diyen ancak artan milliyetçi oyları karşısında iktidarını kayıp etme riskini gören Macron’un dahi kendini kurtarma aracı olarak NATO’yu gördüğü günlere gelindi.
ABD’nin kontrolünde olmayan bir Avrupa nasıl bir yapıya kavuşur veya NATO güvenlik şemsiyesi altında olmayan bir Avrupa kendini nasıl korur ve Rusya ile ilişkilerini nasıl düzeltir sorunlarının cevabını Avrupa halklarının bulduğu ancak ülkeyi yönetenlerin ise hala bunun cevabını vermekten çekindikleri görülmektedir.
Avrupa’da Macaristan,Slovenya ve Avusturya yeni bir ittifak kurarak Avrupa’da ABD olmadan kendi siyasi,ekonomik ve güvenlik yapılarını nasıl oluşturma amaçlı ilk adımlarını attıklarını görmekteyiz.
AB sistemi içinde yer alan bu üç ülke böyle bir ittifak yapılanması ile gelecekteki Avrupa’yı bekleyen tehlikelere karşı kendi savunma tedbirlerini almaktan çekinmeyeceklerini ortaya koymaktadırlar.
Macaristan Başbakanı Orban’ın AB dönem başkanlığı ile beraber Ukrayna ziyareti arkasından Rusya ve Çin ziyaretleri ile her ne kadar AB Merkezi Brüksel bu görüşmelere karşı geldiğini açıkladılar isede aslında Avrupa’nın Ukrayna barışını istediği, Rusya ve Çin’i tehdit olarak görmek istemedikleri sonucunu ortaya çıkarmaktadır.
ABD’nin Avrupa olmadan dünya düzeninde nasıl bir güç dengesine sahip olacağı ise Avrupa olmadan hareket eden ABD’nin kendi kıtası içinde kalan bir ülke konumunda olacağını görmesidir.
ABD finansal sistemi,teknolojisi ve savunma sanayisi için çok önemli bir pazar halinde olan Avrupa’nın kayıp edilmesi ABD ekonomisi için bir yıkım olarak yerini alacak ve ABD kendi ekonomik sorunlarıyla beraber yıkım sürecini hızlandıracaktır.
ABD’nin 51. Eyaleti olarak gördüğü ve istediğini istediği gibi yaptırdığı Avrupa ise Merkel sonrası kendine bir çıkış yolunu aramakta ancak siyasi lider yoksunluğundan dolayı bir yol bulamamaktadır.
ABD karşıtı söylem içine giren Avrupa ülkelerini kendi kontrol mekanizmalarını devreye sokarak terbiye etmekten çekinmeyen ABD için Avrupa olmadan yaşamak nerede ise imkansız hale gelmiştir.
Ukrayna savaşı ile hem Avrupa’nın elini kolunu daha sıkı bağlayan ABD Rusya’yı zayıflatmayı hemde savunma sanayisi ile enerji sektörünün milyarlarca dolar kazanmasının önünü açmıştır.
NATO içinde yer alan Avrupa ülkeleri hep kayıp eden ülkeler olarak yerini alırken kazan ülkelerin İsrail’in Başkenti ABD ve ABD’nin yönetim ülkesi İsrail olarak yerini almaktadır.
ABD ve İsrail ‘in(Türkiye hariç ) istediklerinin yerine getirildiği bir NATO yapılanması bugünkü haliyle yerini almıştır. NATO’nun bütün kurulum düzenlerinin bu iki ülke sistemleri üzerinden gerçekleştiği ve bütün sistemlerinde buna bağımlı halde olduğu unutulmamalıdır.
Avrupa NATO’ya bağımlı olmadan kendi kararlarını alabilme yetisine kavuştuğu zaman Rusya ve Çin ile ilişkilerini kendi çıkar ve menfaatleri
doğrultusunda politikalar ile oluşturmak isteyecek ve ekonomiden siyasi alana kadar bir çok yapıda özgür hareket etme yetisine kavuşacaktır.
Avrupa olmadan ABD, ABD olmadan Avrupa ise birbirlerine karşı nasıl bir dost ilişkileri içinde olduklarının cevabını kanlı ve kirli tarihlerinde birbirlerine karşı , çıkar ve menfaatleri için ne kadar acımasız bir politika yürüttüklerin de görmek mümkündür.