“Lanet” kelimesi manevi anlamda kullanılması en ağır yaptırımı olan terimlerden biridir…
Bumerang gibi, döner dolaşır, bulur derler.
Nitekim dün yaşanan terör saldırısı sonrası “LANET” tabirinin bile yaşanan olayın yanında ne kadar hafif kaldığını belirtmek istiyorum.
Henüz 9 yaşındaydı minik Ecrin…
Patlamadan saniyeler önce el ele yürürlerken kim bilir baba kız nasıl bir sohbetin içindeydiler. Minik Ecrin belki de babasına, büyüyünce ne olacağını anlatıyordu. Ya da arkadaşlarıyla okulda yaptıkları bir etkinliği söylüyordu büyük adam ciddiliğinde.
Pazar tatilinde belki de babasıyla gezintiye çıkmıştı. Kim bilir belki de bir hamburger menüsü yiyip sıcak yuvalarına geri döneceklerdi.
Ama olmadı!
Maalesef ki baba-kızın döndükleri yer evleri değil, hastane morgu oldu.
Şimdi hangi sözcük teselli edebilir minik Ecrin ve babasının yokluğunu. Ölümün realitesini ve soğukluğunu zihinlerimizde çocuklara nasıl yakıştırabileceğimiz konusunda inanın hiçbir fikrim yok.
İstiklal’de yaşanan patlama sonrası 6 vatandaşımız hayatını kaybetti. 81 vatandaşımız ise muhtelif şekilde yaralandı.
PKK denilen; lanetlerin en büyüğünün üzerlerine olmasını temenni ettiğim terör örgütü bu ve buna benzer eylemleri hemen hemen her seçim döneminde gerçekleştiriyor.
Akılları sıra mesaj vermeye çalışıyorlar…
Saldırı için hafta sonunu seçmeleri de doğrudan sivilleri hedef aldıklarının en büyük ispatı olarak karşımıza çıkıyor.
Hükümet bu noktada artık harekete geçmeli. “İdam” geri getirilmeli…
Nitekim bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimi sonrasında önüme getirilirse imzalarım sözünü zaten vermişti.
Mecliste grupları bulunan HDP dışında ki tüm partiler idam noktasında birleşerek en azından terör ve tecavüz suçlarına karşı idamı geri getirmeli diye düşünüyorum.
***
BTK’nın BANT DARALTMASI ANLAMSIZ
Bu tür olaylarda internet üzerinde yapılan kısıtlamanın son derece gereksiz bir uygulama olduğunun düşünüyorum. 15 Temmuzda internet sayesinde halkın kısa bir sürede organize olarak tek vücut olduğu unutulmamalı. Günümüz bilgi çağında, enformasyonun dağıtım hızına beşerin müdahaleleriyle yetişmesi mümkün değil. Zira her ne kadar bant daraltma uygulansa da kullanıcılar VPN programları sayesinde bu baskıcı eylem karşısında çok rahat gedik açabiliyorlar.
O yüzden çokta şey yapmamak lazım diye düşünüyorum…
Yorulmamak!
Evet, doğru tabir bu “YORULMAMAK”
***
SIKTINIZ ARTIK
Siyasi literatüre muhalefet partileri sayesinde giren 6’lı Masa’nın hala Cumhurbaşkanlığı adaylığı noktasında mutabakata varamamış olması ve olduydu, olmadıydı şeklinde ki tereddütleri artık sıkmaya başladı.
Henüz aday üzerinde anlaşmaya varamamış bu altı benzemezin (İdeolojik anlamda durdukları yerden dolayı) yarın ülkeyi nasıl yönetecekleri konusunda ciddi endişelerim var.
Meral Akşener’in küçük bir kız çocuğu edasıyla “Mız mız” tavrı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylık noktasında ki ürkek çekingenliği ve diğerlerinin olurda mevcut hükümeti yıkabilirsek bizim de bir yerimiz olsun mantığıyla bu iş olmaz…
Aday belirleyemeyen bu ülkeyi nasıl yönetir diye sorar sokakta ki Rasim Amca…
Gülsüm Teyze’de sorar…
Adile Nine’de…
Kim nereye ne şekilde ve nasıl aday olacaksa “Hayırlı, mübarek olsun.”
Zira mutfak yanıyor, kazan kaynamıyor…
Ekmekte yedi buçuk lira olacak diyorlar!
Pardon demiyorlarmış; zira diyenler gözaltına alınmış…