De1-1

"DELİLER" İSMİNİN KÖKENİ VE ANLAMI

Osmanlı'daki Deliler neden "Deliler" olarak adlandırılmışlardır. "Deli" kelimesi, Osmanlı Türkçesi'nde aslında "Delikanlı", "Cesur", "Düşmanı korkutan" gibi anlamlar taşır. Ancak, "Delilik" terimi, bir yandan bu askerlerin gösterdiği olağanüstü cesareti simgelerken, bir yandan da onların bazen akıl sınırlarını zorlayan ve ölüme meydan okuyan davranışlarını ifade etmektedir.

Deliler, adlarını aldıkları bu terimle, normalde bir savaşçının gösteremeyeceği bir cesaret ve "Delilik" durumunu benimsemişlerdir. Bu, bazen stratejik bir tercih olmaktan çok, psikolojik bir üstünlük kurma amacıdır. Yani, düşmanlar onların "Deliliğinden" korkmuş ve bu da savaşın sonucunu etkilemiştir. Ancak burada "Deli" kelimesi, aslında psikolojik bir üstünlük kurma stratejisinin bir parçası olarak anlaşılmalıdır.

DELİLER KİMDİR?

Osmanlı'daki "Deliler" terimi, cesaretleriyle tanınan, korkusuz ve genellikle savaşlarda en ön saflarda yer alan askerleri tanımlar. Deliler, piyade- süvari sınıfında yer alan özel bir birliktir. Bir rivayete göre bu askerler, ıslak mermere tokat atarak talim yapıyordu. ''Osmanlı Tokadı'' deyiminin Deliler ile çıktığı rivayeti de oldukça yaygındır. Cesaretleriyle nam salan bu özel birlik Osmanlı İmparatorluğunun önce duraklama sonra gerileme dönemine girdiği 19. Yüzyıla kadar sürdürmüşlerdir. Bu askerler, Osmanlı ordusunun elit birliği olarak biliniyordu ve özellikle düşman hatlarına sızarak, düşmanı şaşırtmak ve dehşet salmak amacıyla görev alırlardı. Aynı zamanda, "Deliler" tabiri bazen sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik cesareti de ifade etmek için kullanılırdı. Birçok kaynağa göre Deliler, Osmanlı İmparatorluğu'nda "delilik" olarak nitelendirilen bir cesaret biçimini benimsemişlerdir. Onlar, tehlikelerden kaçmaz, aksine tehlikeye doğru yürürlerdi.

Belediye personelinden, Başkan Yıldırım’a doğum günü sürprizi Belediye personelinden, Başkan Yıldırım’a doğum günü sürprizi

S Je Ig G M Bh Ey T S4 D3Qxi Nm ADELİLER OCAĞI TARİHİ

Delilerin ilk ortaya ne zaman çıktığı belli olmasa da 15.yüzyılın sonlarına doğru çıktıkları varsayılırken 16.yüzyılda istihdam edildikleri bilinir. Osmanlı fetihlerinin yoğun şekilde devam ettiği dönemlerde Rumeli sınırlarında ortaya çıkmışlardır.

Deliler Ocağının büyük çoğunluğunu Türkler oluşturuyordu. Ancak bununla birlikte Boşnak, Arnavut ve Sırp asıllı askerler de bu birliğin içerisinde yer almaktaydı. Batılı kaynaklarda ifade edildiği üzere Delilerin varlığı, birçok savaşta Osmanlı Ordusuna psikolojik bir üstünlük sağlamıştır.

İlk başlarda birer bölük halinde beylerin etrafında muhafız birlikleriyle daha sonrasında ise sayılarının artmasıyla önü geçilemez halde büyümüşlerdir ve korkutucu savaş unsurları haline gelmişlerdir.

DELİLERİN KIYAFETLERİ VE SİLAHLARI

Deliler, başlarına pars ya da benekli sırtlan derisinden yapılmış tüylü bir miğfer giyerlerdi. Kalkanlarını da yine kuş tüyleriyle süsleyen Delilerin giysileri aslan, kaplan ve tilki postundan, şalvarları da ayı ya da kurt derisindendi. Ayaklarına ise "Serhatlik" denen sivri burunlu mahmuzlu bir çizme giyerlerdi. Üzerlerine ayı, pars, aslan veya sırtlan postundan kılları dışarıda şalvarlar giyerlerdi. Bayraklarında "Kaderde ne varsa o gelir başa" yazılıydı. Sonradan giysilerinde değişiklik yapıldı, 17. yüzyıldan itibaren başlarına bir arşın uzunluğunda siyah kuzu derisinden üstü sarıklı bir kalpak giymeye başladılar. Şalvarları saçaklıydı ve ayı postundandı. Genelde kıyafetlerinin siyah renkli olmasına özen gösterirlerdi.

Azapların en önemli özelliklerinden biri hafif silahlar kullanmalarıdır. Hem iri hem de hızlı olan deliler, Osmanlı Ordusunun en güçlü birliklerinin başında geliyordu. Genelde silah ve pala kullanan askerler, daha hızlı hareket etmek adına bacak zırhı giymezdi. Bununla birlikte ''Cebe'' adı verilen ve diğer askerlerin her savaşın öncesi giydikleri çok parçalı zırhları da giymedikleri rivayet edilir.

Silah olarak eğri pala, kalkan, mızrak ve bozdoğan taşırlar.

TARİH SAHNESİNDE DELİLER

De2

Deliler, Osmanlı ordusunda savaş zamanlarında kritik bir rol oynamışlardır. En bilinen görevleri, düşman saflarına derinlemesine sızarak, keşif yapmak ve düşmanın moralini bozmaktı. Ayrıca, Deliler genellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun en önemli zaferlerinde yer almış ve bu zaferlere katkıda bulunmuşlardır. Birçok zaman, Osmanlı'nın büyük fetihlerinde, ordunun ilk çarpışmaya giren askerleri Deliler olurdu.

Deliler, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'nun korkusuz ve cesur liderlik geleneğinin de bir simgesi olmuştur. Yüksek rütbeli komutanlar, zaman zaman Deliler'i savaşın kaderini değiştirecek görevlerle görevlendirirlerdi. Bu birimlerin en dikkat çekici özelliklerinden biri, görevlerini yerine getirmek için çoğu zaman ölümle burun buruna gelmeleri ve son derece zor koşullarda dahi mücadele etmeleriydi.

Osmanlı'daki Deliler, sadece savaşlarda değil, aynı zamanda toplumsal düzeyde de önemli bir yere sahiptir. Deliler, zaman zaman Osmanlı İmparatorluğu'nun sosyal yapısında da önemli bir rol oynamışlardır. Bu askerler, halk arasında kahramanlıkları ve cesaretleriyle efsaneleşmiş, hatta halk arasında bir tür "Popüler kültür figürü" olmuşlardır.

Deliler, sadece savaşı değil, aynı zamanda moral ve motivasyonu da etkileyen askerlerdi. Onların cesur ve korkusuz tutumları, diğer askerler için bir örnek teşkil eder ve orduyu güçlendirirdi. Ayrıca, Deliler, bir tür halk kahramanı gibi algılanmış, onları takdir eden halk tarafından sıkça anılmışlardır.

Deliler

DELİLER’İN SONU NASIL GELDİ

Osmanlı İmparatorluğu'nun tarih sahnesinde önemli bir yere sahip olan Deliler Birliği, cesur ve kahraman savaşçılarıyla tanınıyordu. 16. yüzyılda kurulan bu özel birim, orduya bağlı olarak seferlerde düşman hattına sızmak, gizli görevler üstlenmek ve savaşlarda büyük bir cesaret sergilemekle biliniyordu. Ancak, zaman içinde Osmanlı İmparatorluğu'ndaki askeri ve sosyal yapıda yaşanan köklü değişiklikler, Deliler birliğinin sonunu getirdi.

18.yüzyıla gelindiğinde, Yeniçeri Ocağı'nın güç kazanması ve Osmanlı ordusunun modernleşme sürecine girmesi, Deliler birliğinin önemini yitirmesine neden oldu. Savaş tekniklerinin değişmesi, merkezi otoritenin güçlenmesi ve askeri disiplinin zayıflaması, Deliler’in savaşçı kimliğini geride bırakmasına yol açtı. Yeni askeri düzenlemelerle birlikte, Osmanlı İmparatorluğu'nun ihtiyaçları da değişti ve Deliler birliği, artık yerini daha organize ve disiplinli birliklere bıraktı.

Deliler'in sonunun geldiği bu dönemde, birlik içindeki askerlerin bağımsız hareket etmesi ve disiplinsizliğin artması, bu efsanevi grubun ortadan kalkmasına neden oldu. Askeri yeniliklerin ve değişimlerin ışığında, Deliler'in varlığı tarihe karıştı. Ancak, tarih boyunca cesaretleriyle ünlenen bu kahraman birliğin efsanesi halk arasında unutulmadı.

Kaynak: FEYZA ÖZAY TOPUZ