Türk doktorları sayesinde yendim... Ülkemin sağlık sistemine güvenerek yendim... "Hocaların hocası" Profesör Doktor Mehmet Haberal'a inanarak yendim.
Zor bir süreçti.
Ya "içimdeki düşman" galip gelecekti ya da ben.
Allah'a çok şükür... Yenilmedim.
Türkiye'nin gururu Prof. Dr. Mehmet Haberal'a, dünya çapındaki ekibine ve Başkent Hastanesi personeline nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum.
***
AĞUSTOS 2021
Bir şeyler beni rahatsız etti... Tedirgin oldum... En iyisi doktora gitmek.
Ama... Pandemi süreci... Sağlıkçıların işleri başlarından aşkın.
Belki de kuruntu yapıyorum.
Günümüzün modası, "Google abiye" danışmak.
Şikayetimi yazdım... Bilgisayarın düğmesine bastım.
Google abi... Birkaç madde sıraladıktan sonra... "Kanser belirtisi" yanıtını verdi.
"Yok daha neler!" diye söylendim.
Kendime konduramadım.
Sırrımı sakladım.
***
NİSAN 2022
Şanlıurfa... Çarşı, pazar... Harran... Akçakale... Sınırın ötesi... Telabyad... Suriyeliler ile sohbet... Şanlıurfa'ya dönüş.
Akşam yemeği öncesi... Bir şeyler oldu... Baş dönmesi falan.
Merhaba... Şanlıurfa Balıklı Göl Hastanesi... Serum.
Doktorlar, yatırmak istediler.
- Hayır... Teşekkürler... Bu gece, Ankara'ya dönüyorum... Yarın, ilk işim hastaneye gitmek olacak.
***
"YARIN"
Uçak yolculuğu... Ev... Biraz uyku... Ve sabah.
Ama... İhmal... "Bana bir şey olmaz" duygusu... "Geçti... Doktorları ne diye rahatsız edeyim?" düşüncesi.
***
VE... GERÇEKLE YÜZLEŞME
Nisan'ın son haftası... Büyük sırrımı ağzımdan kaçırdım... Eşim Canan Donat'a anlattım.
Eşim, "Nasıl olur? Bunca zaman nasıl bekledin?" diyerek panikledi.
Ve... İstikamet hastane... Başkent... Haberal Hoca.
"Yat" dediler, yattım.
Kolonoskopi... Endoskopi... MR... Pet taraması... Kan tahlili... Akşam oldu.
Sonra... Hocalar ekibi geldi... Başlarında Prof. Mehmet Haberal:
- Maalesef... Kötü huylu... Hem de 2 bölgede.
Nutkum tutuldu... Eşim Canan... Gözyaşı... Başım döner gibi oldu... Prof. Haberal, kolumdan tuttu, sandalyeye oturttu.
***
BAYRAM MORALİ
Prof. Haberal, "İyi haber" dedi:
- Yayılmamış... Ama kanserli hücreler çok büyük... Ameliyat riskli... Bağırsaklara zarar verilebilir... Önce hücreleri küçültmemiz lazım.
Prof. Dr. Özden Altundağ, "Kemoterapi" dedi.
Prof. Dr. Güler Yavaş... "Radyoterapi."
- Hocam... Ramazan Bayramı geliyor... Dostlarla Antalya'ya gidecektik...
- Gidebilirsin... Moral olur... Bayramdan sonra hemen gel.
***
İLK SORU
İnsan kanser olduğunu öğrenince... İlk olarak ne der?
- Hocam... Kemoterapi... Saçım dökülecek mi?
Haberal Hoca, gülmeye başladı.
Özden Hoca, "Dökülürse, bizden kaynaklanmaz" dedi.
Güler Hoca, "Stres yapmazsanız bir şey olmaz" diye ekledi.
***
MERHABA RADYASYON
Ramazan Bayramı geçti... 9 Mayıs Pazartesi... Sabah saat 08.00.
Hastanede... Prof. Dr. Ali Haberal ile karşılaştık:
- Geçmiş olsun... Konsey toplandı, tedavi yöntemi kararlaştırıldı... Rahat olun.
- Rahatım hocam... Düşmanı yeneceğim.
- Biliyorum... İnanıyorum.
Ve doğruca alt kata... Radyasyonla tanışma.
***
MORAL
Sabah, akşam... Akıllı hap... Kemoterapi.
6 hafta... Her sabah radyoterapi.
Birinci haftanın sonunda... Profesörlere dedim ki:
- Bir şeyim yok... Kanser olduğuma inanmıyorum... Beni başka hasta ile karıştırmış olabilir misiniz?
Akademisyenler... Kahkahayı bastılar:
- İşte bu çok güzel... Sizdeki moral, en büyük yardımcımız... Aman moralinizi bozmayın.
***
GÜNLÜK HAYAT
Hocalar ile arkadaş olduk.
"Günlük hayattan kopmayın" dediler.
Kopmadık... Gazeteye gittik... Yazımızı yazdık... Çarşıpazar dolaştık.
Hocalar... "Maske, mesafe" dediler... Kalabalıklara girmemizi istemediler... Kucaklaşmayı yasakladılar... Hatta el sıkmayı bile.
Fakat... Yolda biri yaklaşıyor... Okurum... Sarılıyor... "Uzak dur" diyecek değiliz ya.
***
UNUTKANLIK
Gündüzler geçip gidiyor da... Geceler yok mu? Ah o geceler.
Kafa kurcalayan düşünceler... Ah bir sabah oluverse.
Haftalar ilerledikçe... Kemoterapinin... Radyoterapinin... Etkileri... Yorgunluk.
Zaman zaman unutkanlık... Doktor söylemişti, "İlacın yan etkisi" diye.
Sivrihisar'a gitmiştim... Eskişehir'in tarihi ilçesi.
Ayrıldıktan sonra... Belediye Başkanı Hamid Yüzügüllü telefon etti:
- Gözlüğünüz emin ellerde... Bende. Gün oldu telefonu unuttum... Gün oldu yağmurluğu.
***
6 HAFTA... GEÇİVERDİ
Sayılı gün dediğin nedir ki? Çabuk geçer.
Günlük tedaviler... Her pazartesi, kan tahlili... Haftalar birbirini kovaladı... 6 hafta doluverdi.
Sonra... Bir süre tedaviye mola.
- Biraz dinlen... Ay sonunda gel.
Ay sonu... Prof. Mehmet Haberal... Yanında ekibi...
Yine MR... Testler... Kolonoskopi... Kan tahlili.
Ve... Prof. Mehmet Haberal... Evladının sırtını sıvazlayan bir baba şefkati:
- Gözümüz aydın... Geçmiş olsun... Kötü huylu 2 hücre kayboldu... Git, istediğini yap... Gez... 2 ay sonra gel... Ekim'de.
***
5 EKİM ÇARŞAMBA
Sabah saat 08.00... Prof. Mehmet Haberal, çoktan gelmiş... Ekibi, görev başında.
Kan tahlili... MR... Muayene... Kolonoskopi...
Haberal Hoca... Bizi odasına oturttu... Gitti:
- Arkadaşlarla sonuçlar üzerinde çalışacağız... Biraz sonra gelirim.
Benim için, saatler süren bekleyiş... Ama hepi topu 15 dakika.
Hoca geldi... Dost... Sevecen... Kucakladı:
- Tebrikler... Moralini hiç bozmadın... Kazandın... Kanseri yendin... Git, hiçbir şey olmamış gibi yaşantına devam et... 2023'ün başında gel... Endişeye gerek yok... Sadece kontrol.
***
VE SON
Moral... İlle de moral... Paniğe gerek yok... Kanser de atlatılabilir... Yeter ki moralinizi bozmayın.
Ve... Büyük Atatürk'ün yaptığı gibi... Türk doktorlarına güvenin... Onlar, başımızın tacı.
Haberal Hocam... Doktorlarım... Hastalığım süresince arayıp, soran dostlarım... Okurlarım... Benim için dua edenler... Teşekkürler... Allah, hepinizden razı olsun.