Her yaş ve meslek grubundan bazı kişiler, yoğun iş hayatının getirdiği stresi darbukanın ritimleriyle atıyor.

Düğünler ve müzikli etkinliklerde sıkça karşılaşılan vurmalı enstrümanlar, senkronize ritimlerle kulakları olduğu kadar zihinleri de harekete geçiriyor.

Birçok insan, yoğun iş hayatının stresini atmak, yeni bir hobi edinmek, gizli yeteneklerini keşfetmek ve sosyalleşmek için enstrüman kurslarına gidiyor.

Bu kapsamda Kadıköy'de bulunan bir ritim ve perküsyon atölyesindeki darbuka kursuna da mühendisinden doktoruna, öğretmeninden iş insanına kadar her meslek ve yaş grubundan katılanlar, haftada iki saat hem eğleniyor hem de streslerini atıyor.

195 Yıllık Kütüphanede En Eski Eser 860 Yaşında 195 Yıllık Kütüphanede En Eski Eser 860 Yaşında

Darbuka öğretmeni Kaan Şehirkahyasıoğlu, atölyede yüksek bir noktaya oturarak dizlerinin üstüne koyduğu darbukasıyla yaklaşık 50 kişiye ders veriyor.

Mezdeke, pop, arabesk ve halay şarkılarının çalındığı sınıfta bazı öğrenciler darbuka çalmayı bırakarak sandalyelerin üzerinde oynamaya başlarken, bazıları da yüksek sesle şarkı sözlerine eşlik ediyor.

Uzun yıllardır derslere devam eden öğrenciler, kurs dışındaki toplu etkinliklerde de bir araya gelerek darbuka çalıyor.

"Burada insanlar sadece darbuka çalmıyor, birçok şey paylaşıyor"

Kaan Şehirkahyasıoğlu, AA muhabirine, 20 yıl önce başladığı ders hayatının son 15 yılında atölyede darbuka kursu verdiğini söyledi.

Türkiye'nin birçok şehrinde darbuka atölyeleri açıldığını belirten Şehirkahyasıoğlu, "Öğrencilerin çoğunluğu kadınlardan oluşuyor. Herkesin tabii işi gücü var ama buranın ruhu başka. Burada insanlar sadece darbuka çalmıyor, birçok şey paylaşıyor. Burada ben de dahil olmak üzere şifalanıyoruz. Hepimize burası iyi geliyor." diye konuştu.

Haftanın her günü ders verdiklerini dile getiren Şehirkahyasıoğlu, "Derslerimiz oldukça keyifli geçiyor. İnsanlar İstanbul'da zor bir hayat yaşıyor, zor işleri var. Burada gelip hem stresimizi atıyoruz hem sosyalleşiyoruz, vurdukça rahatlıyoruz." ifadelerini kullandı.

Şehirkahyasıoğlu, atölyedeki derslerinde insanlara dair gözlemlerini de paylaşarak, "Ben bu işleri yapmaya başladıkça şunu fark ettim. Aslında insana insan lazımmış, yoksa darbukayı bir yerden sonra arabada da evimizde de mutfağımızda da çalarız. Bence darbukanın yarattığı o titreşim iyi geliyor insanlara." değerlendirmesinde bulundu.

Çoğu öğrencisinin 4-5 yıldır düzenli şekilde atölyeye geldiği bilgisini veren Şehirkahyasıoğlu, kursiyerlerin arasında 78 yaşında olanların bile bulunduğunu belirtti.

"Çok eğlenceli, keyifli. Terapi gibi bir şey bu"

Darbuka kursu öğrencilerinden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Gamze Erdem, 4 yıldır atölyeye geldiğini söyledi.

İş hayatının çok stresli olduğunu dile getiren Erdem, şöyle devam etti:

"Sosyal medyada gördüğüm bu atölyeye kayıt yaptırdıktan sonra bir daha bırakamadım. Çok eğlenceli, keyifli. Terapi gibi bir şey bu. Arkadaşlık ilişkilerimiz çok güzel. Farklı meslek grupları ve farklı yaşamlarla tanışıyoruz. Toplu organizasyonlarımız, konserlerimiz çok eğlenceli geçiyor. Bunların hepsi bu yaşta yeni bir deneyim. Çok memnunum, devam etmeyi de düşünüyorum. Dışardaki arkadaşlarıma da özellikle yazlıkta darbuka çalıyorum. Şanslıyım ki çevrem de çok eğlenceli, araya bir de darbuka giriyor, eğlencemize devam ediyoruz."

İş insanı Hakan Kera ise 5 yıldır atölyeye geldiğini belirterek, "Her geldiğimde günün yoğunluğunu, stresini atıyorum. Aile gibiyiz burada. Hiç enstrüman çalamıyordum. Sosyal medyada gördüm, geldim, içimde varmış demek ki." dedi.

Derslerden sonra çalışma masası ve arabasının direksiyonu başta olmak üzere her yerde ritim tutmaya başladığını kaydeden Kera, dersleri iple çektiğini söyledi.

"Çocukluğumdan beri vurmalı çalgılara karşı özel bir sempatim vardı"

Gayrimenkul danışmanı Füsun Erdinç de "57 yaşındayım, burası benim enerji ve terapi alanım." yorumunda bulundu.

Atölyeye 4,5 yıldır geldiğini ve önce perküsyonla başladığını ifade eden Erdinç, "Türkiye genelinde darbukaya talep çok fazla, biz de darbukaya geçtik. Önceleri 'Arabesk bana hiç uymuyor, bildiğim şarkılar da yok.' diyordum. Şimdi yerimde duramıyorum." şeklinde konuştu.

Erdinç, sınıftaki samimi ortamı çok güzel bulduğundan bahsederek, şöyle devam etti:

"Doktorlar, avukatlar, mali müşavirler, her meslekten öğrenci var burada. Bu da çok güzel bir karma, birbirimizi tamamlıyoruz. 25 yaşında bir oğlum var. O benim gibi değil, benim çocukluğumdan beri vurmalı çalgılara karşı özel bir sempatim vardı. Bir arayışa girdiğimde hocamın kursunu gördüm ve bendir çalmak istediğimi söyledim. Hoca da 'Önce darbukayla hatta ritimle başlatalım, sonra istersen bendire geçersin' dedi. 4,5 yılın sonunda hala burada darbuka çalıyorum."

Kendisinden sonra birçok arkadaşının da kursa katıldığını belirten Erdinç, sosyal medyada darbuka kursuyla ilgili yaptığı paylaşımların diğerlerine oranla daha fazla izlendiğini de sözlerine ekledi.

Kaynak: AA