Sayın Hüsamettin Cindoruk’u yıllar önce tanıdım. Ailemde Yassıada’ya sürülmüş bir büyüğümüz vardı. Cindoruk Yassıada davalarının önde gelen cesur avukatlarından biriydi. Bu nedenle kendisine özel bir sempatim bulunuyordu. Ayrıca eşi de Eskişehir’in tanınmış bir ailesindendi. Cindoruk Eskişehir milletvekili ve TBMM Başkanı görevinde de bulunmuştu. Kendisi şu an en fazla saygı ve sevgi duyulan bir devlet adamıdır. Fırsat buldukça özellikle Ayvalık’ta ailece yemekte buluşuruz.
Geçenlerde arşivimde Sözcü Gazetesinde Cindoruk ile yapılmış bir röportaj elime geçti ( 29 Ocak 2013, Nil Soysal ). Aradan geçen bu kadar yıla rağmen Cindoruk’un söylediklerinin hepsi geçerliliğini koruyor. Bu röportajdan bazı bölümleri kısaltarak aşağıya alıyorum.
“Türkiye çok zor bir dönemden geçiyor. Türk milliyetçiliğini biz geçmişten bugüne Türkiye Cumhuriyeti milliyetçiliği diye anlamışızdır. Bulunduğumuz anayurt topraklarında toplanan, dünyanın her yerinden topraklarımıza girmiş, sığınmış insanların ortak düşüncesi de budur… Mesele Kürt meselesi değil Kürdistan meselesidir. Türkiye’nin en büyük sıkıntısı Suriye ile ihtilafa düşmesidir. Komşularla sıfır problem yerine 100 problem devrine girmiş bulunuyoruz… Türk ekonomisini yöneten 5 bakan Kürt asıllıdır… Bugün başbakan yargının verdiği haksız kararlardan nemalanıyor. Kimi isterse kurtardı. Kimi isterse de cezaevinde tutuyor. 8 vekil tutuklu ama Meclis onları kurtaramıyor. Bugün parlamento danışma meclisi haline geldi… 52 yıl önce Yassıada mahkemelerinde verdiğimiz bir davadaki ortak savunma ile bugünkü arasında değişen hiçbir şey yok. Bugün 52 yıl önce orada avukatlık yapanlar itibarlı olarak hayattalar. O yargıçların, savcıların hepsi öldü. Ama itibarsız olarak öldüler.
Yaşadığımız olaylar ülkeyi telafisi zor bir olumsuz sonuca götürüyor. Bizi bu durumdan kurtaracak, akıllı, tecrübeli, siyasetin üstüne çıkmış insanlara ihtiyacımız var. Vakit kaybetmeden hatalardan dönüp, doğru yolu bulmalıyız.
Şen ve esen kalın.