Hayat dediğin ne ki?

Abone Ol

Sevgili okurlar,
Cuma sabahı, “yağmurun sesi” ile uyanmak ne güzel!
Yağmurun sesi!
Berekettir, yağmur!
Temizliktir yağmur!
Yeşilliktir yağmur!
Can suyudur yağmur!
Balkona çıkıp, çayımı yudumlarken, “yağmurun sesine” kulak verdim...
Duayen sanatçı Mine Koşan ne güzel söylerdi;
“Yağmurun sesine bak,
Aşka davet ediyor...
Cama vuran her damla,
Beni harab ediyor!”

BİR GÜZEL İNSANI KAYBETTİK!

Dün bu saatlerde dostum, arkadaşım Nazım Aktürk aradı.
“Sevgili Yusuf, bir güzel insanı, bir vatanseveri, bir yardımseveri, bir gönül insanı Gültekin Oba’yı kaybettik!.. Bizim yaş kuşağından herkes burada!.. Yani bir ayağı toprakta olanlar... Kalbim kırık, moralim sıfır...” diye seslendi!..
73 yaşında tedavi gördüğü hastanede vefat eden iş insanı Gültekin Oba için, sevenleri son görevlerini yerine getirmek için buluştular.
Hatıralar, yaşanmışlıklar dillendirildi.
İnsanın bir yakınını, bir dostunu, candan sevdiği birini toprağa vermesi kadar üzücü, ne olabilir?
Tesellimiz odur ki, “topraktan geldik, toprağa gideceğiz” diyebiliriz.
Sonra, bir başka haber ile irkildik!

SAKARYA İKİ DEĞERİNİ KAYBETTİ!
Yine Sakarya’nın iş dünyası temsilcilerinden Ahmet Demircioğlu’nun vefatı, kulaktan kulağa yayıldı..
Sevilen iş insanı Ahmet Demircioğlu’nun 71 yaşında vefatı, büyük üzüntü yarattı.
Adapazarı İhsaniye Camisi’nde, Demircioğlu’na son görev için yakınları, dostları buluştular.
Sakarya, iki önemli değerini dualarla  uğurladı.
Şüphesiz, başka hayatını kaybedenlerimiz de vardı.
Sakarya Amatör Spor Kulüpler Federasyon Başkanı Sevgili Arkadaşım, hemşehrim Yaşar Zımba, üzüntüsünü dile getirerek, “ Bugün dört cenazeye katıldım” diyerek, üzüntüsüne teselli arayanlardandı.
üzülmemek, ne mümkün!
Yakınlarını toprağa vermeyen, bu acıyı tatmayan mı var?

ŞEHİTLERİMİZ VAR!
Ülke olarak, 6 kahraman yiğidimizin “Pençe – Kilit Operasyon” bölgesinden gelen şehit haberi de yaktı, geçti, bizleri!..
Dizi dizi bayrağa sarılı tabutları, omuzlarda taşımak, onlara son görevde bulunmak, en başta gelen vefa borçlarımızdandır.
Şehitlerin yanında olmak, onları dualarla yad etmek, vatana, bayrağa, birlik ve beraberliğe sahip çıkmak budur..
Ailelerin acılarını paylaşmak, onları yalnız koymamak görevimiz.

O ACIYI TATTIK!
Biz de annemizi, babamızı, kardeşlerimizi, yakınlarımızı, dostlarımızı, arkadaşlarımızı, böyle bir yağmurlu havada toprağa verdik.
Hüzün yağmurları, yıkadı yüzümüzü...
Mendillerimiz ıslandı dualarla...
Gökten acı, hüzün yağdı sanki!
“Yine yağmur yağacak,
Beni, benden alacak,
En acı ızdırabın,
Deryasına salacak!..”

Ah be yıllar, dili olsa da söylese?

UNUTULUR MU?
Akyazı, çarşı içinde, bir simit, biraz helva paylaştığımız günler!?..
Atatürk Bulvarı'nda, bir aşağı, bir yukarı, memleket meselelerini konuştuğumuz yıllar?..
Ya buluşup, “ülke meselelerine kafa yorduğumuz, vatan kurtarma” sohbetlerimiz?
Kavgalarımız, yarışlarımız, hırslarımız, küslüklerimiz, sevilerimiz?..
Daha dünde kalan aşklarımız?
Hayat dediğin, ne ki?
Bir üflemelik işte!

YA YARINA UMUTLAR?
Askıda ekmek, bir kara zeytinle kahvaltı, mısır imecelerinde çapa, fındık dallarına asılı umutlar, Karadeniz kıyılarında çay topluyor, peştamalı kızlar?..
Bir kayın ağacı gövdesine çizdiğimiz kalp, sevgi işaretleri!
Unutulur mu, bu güzellikler, bu yaşanmışlıklar?..
Yine yağmur yağıyor, toprak kokusu burnumda, dost acıları yüreğimizde...
Unutmak olur mu, unutmak?
Bize yakışmaz unutmak!
Sevdiklerimize rahmetler olsun, rahmetler!
Sizlere, geride kalanlar sağlık ve sabırlar!