Enerji düşünce kuruluşu Ember'in Türkiye, Ukrayna ve Batı Balkanlar Bölge Lideri Ufuk Alparslan, kurulumu esnasında ekstra alana ihtiyaç duyulmayan çatı üstü güneş panellerinin yaygınlaşması için yeni inşa edilen binalara yükümlülükler getirilebileceğini, tüketicilere vergi indirimleri yapılabileceğini ve sübvansiyonlar uygulanabileceğini söyledi.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının tercih edilmesi önemli
Isınma, yakıt ve elektrik ihtiyacının karşılanmasında büyük oranda tercih edilen petrol, kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtlar küresel ısınmaya neden olan sera gazı salımına yol açarken bu durumun önüne geçmede yenilenebilir enerji kaynaklarının tercih edilmesi önem taşıyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'nin 2023 Kasım ayı itibarıyla 106 bin 152 megavata ulaşan kurulu elektrik gücünün yüzde 29,8'i hidroelektrik, yüzde 23,9'u doğal gaz, yüzde 20,5'i kömür, yüzde 11'i rüzgar, yüzde 10,6'sı güneş, yüzde 1,6'sı jeotermal ve yüzde 2,6'sı diğer kaynaklardan elde edildi.
Buna göre güneş enerjisinde kurulu güç, 10 bin megavat sınırını aşarken bakanlığın yayımladığı Türkiye Ulusal Enerji Planı'nda, yenilenebilir enerji kaynakları arasında en büyük kapasite artışı güneş enerjisinde hedefleniyor ve güneş enerjisi kurulu gücünün 2035'te 52,9 gigavata yükselmesi planlanıyor.
Tüketiminin yüzde 45'inin karşılanabileceği hesaplandı
Fosil yakıtların aksine hem çevre hem bütçe dostu olan yenilenebilir enerji kaynaklarının günlük hayata entegre edilmesi için önemli çalışmalara imza atılırken, İngiltere merkezli enerji düşünce kuruluşu Ember tarafından yüksek çözünürlüklü uydu görüntüleri analiz edilerek, depremden etkilenen 11 il dışında kalan 70 ilde çatılara kurulabilecek güneş enerjisi potansiyeli tespit edildi.
Çalışmalar sonunda hazırlanan rapora göre, 70 ildeki toplam çatı alanı 2,8 milyar metrekare, güneş enerji santrali (GES) kurulumuna uygun alan ise 772 milyon metrekare olarak belirlendi. Çatılara kurulabilecek güneş santrali potansiyelinin, toplam güneş kurulu gücünün 10 katına yakın olduğu ve bu potansiyel sayesinde toplam elektrik tüketiminin yüzde 45'inin karşılanabileceği hesaplandı.
Türkiye'de toplam çatı üstü kapasite potansiyelinde İstanbul nüfus avantajıyla 10,3 gigavatla ilk sırada bulunurken, onu 10,1 gigavatla Ankara ve 9,3 gigavatla İzmir takip ediyor.
Üretim potansiyeli açısından ise Ankara 12,5 teravatsaat ve İzmir 12,4 teravatsaat ile güneş potansiyeli en yüksek iki il olurken, onları 11,4 teravatsaat ile İstanbul izliyor. Konya 8,6 teravatsaat, Manisa 6,4 teravatsaat, Bursa 5,4 teravatsaat, Afyonkarahisar 5,3 teravatsaat ve Balıkesir 4,7 teravatsaat ile üretim potansiyeli yüksek kentler arasında yer alıyor.
"Güneşten elektrik üretimi temiz bir üretim kaynağı"
Alparslan, güneş santrallerini, en ucuz enerji üretim maliyetine sahip enerji kaynakları olarak nitelendirdi.
Güneş panellerinin çatı, balkon, arazi ve su yüzeyi gibi alanlara kolay kurulumu sayesinde ekstra alana ihtiyaç duyulmadığını belirten Alparslan, "Güneşten elektrik üretimi temiz bir üretim kaynağı olduğu için yakında mali olarak da yükümlülük getirecek sınırda karbon vergisi nedeniyle sanayicilerin elektrik üretimini temiz şekilde gerçekleştirip üstüne bir de karbon vergisinden korunmasını da sağlayabilir. Gerek bireysel gerek sanayiciler için olsun tüketimden fazla elektrik üretimi yapıldığında bunun sisteme satılarak ek gelir kaynağı yaratılması da bu avantajlardan biri olarak sayılabilir." dedi.
Bazı bölgelerin şansı yüksek
Kuzey yarım kürede yer alan Türkiye'de güneye doğru gidildikçe güneş potansiyelinin artması dolayısıyla bu bölgelerdeki illerin güneş enerjisinden yararlanma şansının çok daha yüksek olduğunu vurgulayan Alparslan, şöyle devam etti:
"Doğu Karadeniz Bölgesi için potansiyeli en düşük yer diyebiliriz ancak bu bölge bile Kuzey Avrupa'daki ülkelerle hemen hemen benzer potansiyele sahip. Fakat bu ülkelerde, gerek Polonya gerek Almanya olsun çok ciddi güneş santrali kapasiteleri var. İngiltere'nin potansiyeli Doğu Karadeniz'e kıyasla daha düşük ama İngiltere'de bile büyük güneş santrali kurulumları, çok ciddi miktarda güneşten elektrik üretimi söz konusu. Dolayısıyla Türkiye için 'Kurulum yapılmaması gereken bölgeler var.' diyemeyiz, yalnızca 'Daha öncelikli olarak kurulum yapılması gereken bölgeler var.' diyebiliriz."
Çatısına GES kurmak isteyen vatandaşlar ne yapmalı?
Çatı üstü GES kurulumu için gerekli olan güneş paneli, invertör, panel taşıyıcı konstrüksiyon sistemleri, elektrik panosu ve çift yönlü sayaç gibi malzemelerin anlaşmalı şirketler tarafından hazırlanması sonrası bağlı bulunan dağıtım şirketine yapılan başvuru ile sürecin başladığını bildiren Alparslan, evrakların değerlendirilerek onay sürecine geçildiğini anlattı.
Aşamaları anlattı
Türkiye'de güneş veya rüzgar santrali kurulmak istendiğinde yeterli kapasiteye sahip olunup olunmadığının ilgili trafo merkezlerindeki sorgulamaların ardından belirlendiğine ve bununla birlikte teknik değerlendirmenin başladığına değinen Alparslan, sürecin devamını şöyle özetledi:
"Onayın ardından çağrı mektubu alıyorsunuz ve projenin statik ve elektriksel onaylarının alınması gerekiyor. Statik onay için üniversitelerin inşaat mühendisliği bölümünden destek alabiliyorsunuz. Elektriksel onay için ise bir elektrik mühendisinin kontrol edip TEDAŞ'a onaylatması gerekiyor. Ayrıca belediyelerden de güneş enerjisi santraline uygunluk belgesi alınması gerekiyor. Tüm bu onaylar alındıktan sonra dağıtım şirketiyle bağlantı anlaşması imzalanıyor. Ardından güneş santrali kurulum süreci başlıyor. Bir panel dahi kurmak isteseniz bu süreçlerden geçmeniz lazım. Panel kurulumu gerçekleştikten sonra çift yönlü sayaçlar takılıyor, ön kabulü yapılıyor. Ardından TEDAŞ gelip değerlendiriyor ve uygun görüyorsa geçici kabulünü yapıyor ve ardından sistem kullanım anlaşması imzalanıyor."
Dünyada 2022'de kurulan güneş santrallerinin yarısının çatılara yerleştirildiğini, Türkiye'de ise gerekli teşviklerle birlikte çatı üstü GES'lerin sayısının artırılabileceğini ifade eden Alparslan, şu an Türkiye'de çatılar üzerindeki güneş kurulu gücünün miktarının bilinmediğine dikkati çekti.
Dünya güneş enerjisinden vazgeçmiyor
Avustralya'da her 3 kişiden 1'inin kendi elektriğini üretebildiği, Hollanda'da güneşten elektrik üretiminin yüzde 40'ının çatılara kurulan sistemlerden sağlandığı, Almanya'da kurulumların en az yüzde 60'ının çatılara yapıldığı, Polonya'da ise küçük ölçekli 50 kilovatın altındaki projeler sayesinde 10 gigavatın üzerinde bir kapasiteye ulaşıldığı bilgisini paylaşan Alparslan, dünyada günden güne yaygınlaşan çatı üstü GES sistemlerinin Türkiye'de de artması için şu önerilerde bulundu:
"Türkiye'de 120 gigavatın üzerinde bir çatı üstü GES potansiyeli var ve her yıl 100 binden fazla yeni bina inşa ediliyor. Çatı üstü kurulumları hızlandırmak için yeni binalara panel yükümlülükleri getirilebilir, özellikle bireysel tüketicilere vergi indirimleri yapılabilir ve dar gelirli kesimlere panel konusunda sübvansiyonlar uygulanabilir. Apartman çatıları ortak alana giriyor bu nedenle elektrik üretmek isterseniz tüm binanın ortak karar alması gerekiyor. Bu kadar kişinin onay vermesi gerektiği ve uzun izin süreçleri olduğu için apartmanlar atıl durumda duruyor. Burada belediyeler proaktif ve engelleri aşmaya yönelik politikalar güdebilirler. Apartman çatılarındaki boş alanları toplulaştırıp çatı üstü GES ihalesi açarak daha büyük kapasitelerde kurulumlar yapılabilir."