Şehir yeniden yapılanma çabaları içerisindeyken günümüz değişkenlerini de göz önüne aldığımızda gerilimin bizleri ileriye değil de geriye götüreceği kanaatindeyim.
“Vur, kır ve parçala” stratejisini güden çok açık ve net bir şekilde dönemin kaybedeni olacaktır.
Aslında sadece bürokrasi de değil siyasette de bir sonraki seçimin galibi gerilimden en uzak olan olacaktır.
Neden mi?
Çünkü insanlar artık yoruldu…
Kutuplaşmadan, ötekileşmeden, kavgadan, üslupsuz söylemlerden, nezaketten uzak siyasetçilerden gerçekten yoruldu.
“Yeter artık” çığlıklarına kulak verip eylemlerini zarafetle süsleyenler için kapıların ardına kadar açıldığını görür gibiyim.
Mücadele esnasında bel altı vurmaya çalışan taraf her zaman için “Kalleşliği” kendisine şiar edinmiş kimselerdir… Mücadele ediyorsan “Adam” gibi edeceksin. Acizliğini bilmek ve bunu kalleşlikle süslemek ancak basiretsiz insanlara yaraşır…
Kitabın ortasından ortasından söylemlerimize burada bir es vermek gerekirse ana fikrimize geri dönersek, gerilim out nezaket ve hoşgörü in diyebiliriz…
Yorulduk derken şaka yapmıyorum gerçekten yorulduk. Beşeri ve doğal değişkenler zaten yeterince son üç senedir üzerimize üzerimize geldi.
Yok efendim pandemisi…
Yok efendim yangını, depremi, doğal afeti…
Yok efendim mültecisi, krizi, savaşı…
Bir parça huzur ve durağanlık belki biraz stabillik hiç fena olmayacak…
Önümüzde yerelde şehrin dinamiklerinin yeniden dizayn edileceği bir seçim bizleri bekliyor daha da önemlisi bir de genel seçim var…
Kazanmanın anahtar kelimelerini veriyorum; Zarafet, nezaket ve dürüstlük…
Bunların dışında hangi isimle ve hangi sıfatla olursa olsun şehri ve ülkeyi kavgaya, itişmeye, tepişmeye kısacası kaosa sürüklemeye kalkan herkes kendi kendisinin felaketinden başka bir şey olmayacak…
Hazır bu kadar özlemişken önce kendimiz için akabinde de insanlık için gelin biraz nazik olalım olur mu?