Gazetecilerin, yeni “tık “hesabı?

Abone Ol

Sevgili okurlar,
Müsaade ederseniz, biraz da “bizim mahalleden”, yani “medya dünyasından” söz etsek nasıl olur?
İstanbul’da emekli gazeteci dostlarımız,” Ahmet Tüzün, Serdar Ertuğrul ve Kazakistan’ın gönüllü elçisi Kazakistan Türkçe Konuşan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Naziya Bissenova” ile buluşunca, elbette “bizim meslek” irdelenmez mi?
Söz dönüp, dolaşıp birlikte çalıştığımız, ortak arkadaşlarımıza, dostlarımıza gelince, zorlanmadık değil..
Akyazı Lisesi’nden öğrencim, İstanbul’da gazetecilik mesleğinin zirvesine çıkmış, Türkiye Gazetesi, TGRT gibi kurumlarda kendini ispatlamış Akyazılı, mesleğe ilk adımı attırdığım Engin Şenol ile yine İstanbul Cağaloğlu yokuşunun müdavimlerinden birçok ödül sahibi Hüsamettin Acar’dan söz ederek, tarihi defterleri karıştırmaya başladık..
Belçika’dayım ya?
He mi de, bir ayağa Belçika’da, bir ayağa Türkiye’de olan kesimden olan birisi için, Ülkücü cenahın uç beylerinden Yusufiyeli, halı eksperi dostum yazar Ahmet Aytaç hatırlanmaz, akla  gelmez mi?
NE GÜZELLİK, NE?
Sevgili gazeteci dostum Ahmet Tüzün ile büyük hatıraları olan Ahmet Aytaç’ı hemen canlı, canlı ve heyecanla arıyorum..
Ahmet bu ya, hemen telefon başında, “hoş-beş ediyoruz”, sürpriz hazır, karşısında dostu, üstelik Yusufiyeli Ahmet Tüzün!
Ne muhabbet, ne?
Bir tek çaylar, kahveler eksik!
Çaylar, kahvehaneler bahane, sevgili Ahmet Aytaç’ı, telefonla da olsa İstanbul’a taşıyoruz..
Ne güzellik, ne?
“Dostların hasret buluşması bu”, bizlerde tanıklık ediyoruz..
Ahmet Aytaç kardeşim, selamı çakıp veda ediyor..
DUAYEN GAZETECİ HÜSEYİN TANRIKULU?
Derken, aklımıza bir başka Hüseyin düşüyor..
Konya Yunaklı Hüseyin Tanrıkulu..
Bu sefer Serdar Ertuğrul, hemen sevgili dostumuz, güzel insan Hüseyin Tanrıkulu’nun telefonunun çeviriyor..
Gazetecilik refleksi ya, gazeteciliğin, yazarlığın duayenlerinden Hüseyin Tanrıkulu, hemen telefonu açıyor..
Sevgili dostum Serdar Ertuğrul, “ Hüseyin ustam, bak sana kimi veriyorum” diyor..
Duygusal bir ortam ya, Hüseyin Tanrıkulu ustama “geçmiş olsun” dileklerimi iletim, sağlık ve afiyetler diliyorum..
Bütün bu güzelliklere tanıklık eden, Kazakistanlı konuğumuz Naziya Bissenova, “bütün bunların üzerine bir çay ve tatlı gider” diyerek, Sirkeci’ye bizleri davet ediyor..
Çaylar demli, baklavalar fıstıklı ve cevizli..
Ah ulan İstanbul, ah!
Bunca yıl hasretin yakar bizi!
Yine ayrılık zamanı..
Naziya ile biz yine Babı Ali yokuşunu çıkacağız..
Naziya Hanım, yol boyu Türkiye’deki gazetecileri, mesleği, detayları sorgulamadan edemiyor..
ANADOLU BASINI?
Belli ki, Kazakistan-Türkiye gidiş-gelişlerinde bir değil, birçok gazeteci, insan tanıdı ve deneyimler, tecrübeler edindi..
Sevgili Naziya, gazetecilik mesleğinin tadı, tuzu kalmadı!
Şu cep telefonu çıktı ya, şimdi herkes gazatacı kesildi!..
Bu durum gazete sahiplerinin de hoşuna gidiyor hani?..
Al, yapıştır, bul, buluştur, ekrana çıkar, olsun, gitsin!..
Maalesef, Anadolu basını zorda?..
Hem de, çok zorda?
Siyasi irade(Cumhur İttifakı), şu sıralar internet gazetelerinin ilanlarını kesti!?..
“Yeni dezenformasyon yasası” gereği, internet gazeteleri yine bir yapılanmaya gitti, kadrolar oluşturuldu, gazetelere çeki düzen verildi..
Ne olduysa, şu son günlerde oldu?
“Şıp” diye, internet gazetelerinin ilanları kesildi!?
Hem de, yerel seçim öncesi!
Nedenini bilen, anlayan yok!?..
Sıkıntıdan hayatını kaybeden gazeteci dostlarımız bile var..
Büyük yatırımlar yapıldı, gazeteler yoluna kondu, “ilanları da kesmek”, neyin nesi?
ANKARA’YI SU YOLU YAPTILAR?
“Ankara’yı su yolu yapan
”, gazete sahipleri var!..
Bu işe bir çözüm bulunmazsa, birçok gazete çoktan kepenk indirir..
Gazetecilerden yana olan, siyasiler var elbette..
Ancak, iktidar partisine, ne kadar sözleri geçer ki?
Şu günlerde anlayacağız, göreceğiz..
Demem o ki, durum ciddi ve kötü!
Varını, yoğunu bu işe bağlayanlar var..
Bu meslek çok şeyini, bir daha kaybedecek gibi!..
“İnşallah bunlar olmaz” diyorum, ama durumun özeti bu!
Kazakistanlı gazeteci, yazar Naziya Bissenova, dudaklarını ısırarak, bunları dinledi..
Şaştı kaldı..
Ne mi dedi?
Ne desin ki?
HAYDİ HAYIRLI TIKLAMALAR?
Şimdi, gazetelerden “tık hesabı” isteniyor, “tık hesabı” anladınız mı?
Üstelik günde, en az 20 bin olacak?
Bakalım, önümüzdeki günlerde kimlerin, hangi gazetelerin “tık hesabı” doğru çıkacak?
Tartışma, bu ya?
“Herkes levil, levil gazetesini tıklayacak birini arıyor Naziya, tıklayacak birini?..”
Naziya bu ya, “ Aman Yusuf Hocam, beni tıklamasınlar da, kimi tıklarsa tıklasınlar” demez mi?..
Bu “Tık hesabı” sizce tutar mı?
Gecenin bu saatinde gülüşmeler ile ayrılıyoruz..
Eyvallah Naziya, eyvallah, yine bekleriz İstanbul’a, Brüksel’e?..
Meslek mi?
Siyasete emanet!
Haydi, hayırlı tıklamalar!