Tanzim satış (belediyelerin ucuz sebze meyve satması), mevcut hükümetten önce de çok defs uygulanmış bir sistemdir. Bir dostumun eskiden de vardı demesi üzerine oturup araştırdım. Tamam dolar arttı artmasına da, piyasadaki çakallar da bu durumu fırsata çevirmeye başlamıştı. Tarlada 1 TL den üreticiden çıkan mal, tüketiciye ulaşana kadar 8 lira oluyordu.
Tanzim satış sistemi bu durumla mücadelede etkin bir yöntem. İnsanlara ucuz mal dağıtmak amacından öte, piyasayı düşürme misyonu mevcut. Tanzim satışı eleştirmek yanlış bence.
Ülkenin genel ekonomisini eleştirebiliriz, yanlış yönettin de, sattın de, üreticiyi bitirdin de, hatta ileri git çaldın de. Kendi görüşün. Ama tanzim satışı eleştirmek çok mantıklı gelmiyor bana. Girdik mi batağa, girdik. O zaman anlık duruma göre yapılması gereken en iyi şeylerden biri olan tanzim satışı kötü göstermemeliyiz. Tanzim satışa muhtaç hale gelmemize sebep olan politikaları eleştiriyorsak buyurun birlikte eleştirelim.
Tamam tanzim satış noktaları İstanbul ve Ankara’da belirli bir noktada başladı. Burada ki vatandaşların bir kısmı uzun kuyruklara girerek evlerine ucuz meyve ve sebze götürebiliyor. Ya diğer şehirler. Tanzim satış noktalarının diğer şehirlerde de olması gerekmektedir. Hatta ilimizde kurulan pazaryerlerinde bu tanzim satış noktalarını kurmaları son derece verimli olacaktır.
Yıllarca gazetecilik yapmış olan mesleği bana sevdiren Saadettin Ulusoy abim de güzel bir paylaşım yapmış. “Hadi gerçekleri konuşalım: BİM ve A 101 hani devletin ve milletin yanında olan (!) Marketler ya: toplamda 20 bin civarında şubesi olan bu iki market direk üreticiden mal alıp bu pahalılığı başlamadan bitirebilirlerdi. Neden yapmadılar? Paramı tatlı? Yoksa onlarında kafalarının arkasında başka şeyler mi var?” diyen Saadettin Abim kesinlikle doğru söylüyor. Hadi BİM ve A 101 görelim sizleri.