“EĞER” DEMEYEN “EYERİ” YER

Abone Ol
“EĞER” DEMEYEN “EYERİ” YER
 
Eğer hayata, kendi hayatına ve kozmik varlığına ilişkin soruların yoksa veya bu soruları yeterince ve doğru soramıyorsan,
 
Eğer yaşayışının anlam ve gayesini sorgulamıyor ve neden mesela bir eşek değil de insan oluşunun sebep ve hikmetini merak ve idrak edemiyorsan,
 
Eğer hayatın ve kendi hayatının gaye ve mahiyetini kendin kavramaya çalışmıyor ve bunu başkalarının sana belletmesine izin veriyorsan,
 
Eğer kendi kozmik varlığını başkalarının dünyadaki varlığına ve yaşayışına adıyor ve kendini hiçleştiriyorsan,
 
Eğer hayatını evrensel aklın genel geçer ve doğru ilke ve prensipleri üzerine değil de günübirlik iğreti ve doğru olmayan değerler sütunları üzerine bina ediyorsan,
 
Eğer varlığını üzererine bina ettiğin değer ve kavramların özünü ve mahiyetini tahlil edemiyor ve bunların içinin başkaları tarafından doldurulmasına razı oluyorsan,
 
Eğer seni özgürleştirerek varlığına anlam katacak temel değerleri içselleştiremiyor ve o değerlere kendince artı değerler katamıyorsan,
 
Eğer aklını tek başına kullanmayı başaramıyor ve kendi aklını sürekli başkalarının anlayışına rehin veriyorsan,
 
Eğer senin üzerine kendi menfaatlerini tesis etmek için planlar yapanların sinsi çalışmalarını tanımaya çalışmıyor ve kendini “istismar” ettirmeye kendin zemin hazırlıyorsan,
 
Eğer kendi mamelek’ini artırmaya çalışırken gönül ve ruh varlığını fakir bırakıyorsan,
yüzünü ağartmak için çalışırken ruhunun kararmasına göz yumuyorsan,
 
Eğer kendini sadece etten ve kemikten ibaret ve müteşekkil olduğunu sanarak spora ve diyete önem veriyor da içtimaî yönünü önemsemeyip, kültür ve sanat gibi ruhunu ve gönlünü alîl olmaktan kurtaracak unsurları hiçe sayıyorsan,
 
Eğer Hakikat’i öğrenmeye, onu bulmak için aramaya çalışırken yaratılışa, insana, kadere, zamana, sanata, kadına, güzele ve çirkine, güneşe ve aya ve hâsılı tüm mevcûdâta ilişkin sorular soramıyor veya soru(n)ların da yoksa,
 
Eğer inandığın ve sana değer katan, seni değerli kılan ilkelere göre yaşayışını tanzim etmeye çalışmayı önemsemeyip sana giydirilmiş yaşam biçimine sorgusuz sualsiz razı oluyorsan,
 
Eğer günlük veya yıllık menfaatlerini göz önüne alarak inandığın değerlerin bir kısmını kendin veya grubun adına ihlal ve ıskat edebiliyorsan,
 
Eğer kendine, kendi hayatına, tarihe ve içinde yaşadığın topluma olan sorumluluklarını yerine getirmeyip “Amannn sen de, benden sonrası tufan!” diyorsan,
 
Eğer hayatının bir cahilliğe kurban gitmemesini isteyecek kadar irade ve bilinç sahibi olmaktan kaçınıyorsan,
 
Eğer bu ve buna benzer sorgulamaları yapmaktan kaçınıyor ve seni bu konularda uyaranları “Boş verrr, felsefe yapma!” diye istihfaf ediyor ve hatta onlarla istihzâ ediyorsan,
 
Eğer sadece senin gibi düşünenleri benimsiyor, senin gibi düşünmeyenleri dışlıyor ve onları başkalaştırarak kollektif yaşama becerisini başaramıyorsan,
 
Eğer ömrünün sonuna kadar kendini bu ve buna benzer konularda büyük bir gayret ve intibahla geliştiremiyor ve kendini özenle keşfedemiyorsan sen de “mankurtlaşmanın eşiğine” ilk adımını atmışın demektir Bünyamin!
 
Eğer hâlâ olduğun yerde durmayıp, bu eşiği de aşarak yürümeye başlarsan, senin de sırtına bir “eyer” vurulacaktır ve nihayet bir eşekten senin de farkın kalmayacaktır.
 
Eğer’leri sorgula ki
eyer’lerden kurtulasın sen de!
 
Özgürlük eyersiz yaşamaktır çünkü.
...