Cumartesi... 17 Eylül... İstanbul... Anıt Mezar... Darbe şehitleri anılıyor... Bir devre adını veren Başbakan Adnan Menderes... Ve iki bakan... Fatin Rüştü Zorlu ile Hasan Polatkan.
Konuşmalar... Televizyon programları... Demeçler... Darbe eleştirileri... Kınamalar.
TBMM eski başkanı Cemil Çiçek diyor ki:
- Ölüm yıldönümlerinde Menderes ve arkadaşlarını sadece "anmak" yerine, biraz da "anlamak ve değerlendirmek" daha iyi olmaz mı? Ve geçmişte yaşananlardan ders çıkarmak.
***
"Maalesef"
Geçen hafta bir dönemi yazdık... Demokrat Partili yıllar... Darbe... Yargılamalar... İdamlar... Yaşanan acılar.Cemil Çiçek, "Bu konuların derinlemesine düşünülmesi ve değerlendirilmesi gerekiyor" derken... Sözünü kestik:
- Sizce... Aradan geçen bunca yıl içinde... Darbeler, muhtıralar, siyasete müdahaleler yeterince değerlendirildi mi? Ders çıkarıldı mı?
Cemil Çiçek, "Maalesef" yanıtını verdi:
- Kınıyoruz... Fakat yeterince ders çıkarıldığını da göremiyorum.
***
Adalet... Derin dondurucuda
Yassıada... "Kellesi istenen" siyasetçiler savunma yapacaklar ama... Mahkeme Başkanı, konuşmalarını kesiyor.
Azarlıyor.
Bu sırada, başsavcı söz istiyor.
Sanıklara hakaretler ediyor.
Dinleyici sıralarında bindirilmiş kıtalar...
Demokrat Parti karşıtları.
Kendisini savunmaya çalışan siyasetçileri yuhalıyorlar.
Bu rezilliğe itiraz eden savunma avukatı, mahkeme salonundan çıkarılıyor.
Avukat Talat Asal, parmağı ile Adnan Menderes'i gösterip, "Güneş batmadı" diye sesini yükseltince... Gözaltına alınıyor.
"Asker kaçağısın" denilerek... Askerlik şubesine yollanıyor.
Asal... Askerlik yaptığını kanıtlayana kadar, anasından emdiği süt burnundan getiriliyor.
Biz... Bu dosyaları ortaya serince... Yılların siyasetçisi Cemil Çiçek... Yine "Maalesef" diyerek, konuşmaya başladı:
***
Tarihin kara lekeleri
Darbe öncesinin, Meclis tutanakları... Ağır sözler... Kin ve intikam üzerine kurulmuş cümleler... Ciltler dolusu.
Ve... Yassıada tutanakları... Yargılamalar... Yalancı tanıklar... İddialar... Kin ve intikam odaklı suçlamalar, cezalar... Binlerce sayfa.
Cemil Bey'e, "bunlardan" söz ettik.
Saçlarını siyaset yolculuğunda ağartan, hukukçu Cemil Çiçek dedi ki:
- Kin ve intikam duygusu ile yapılan siyaset, bizi asırlar boyu, sürekli acılarla karşı karşıya getiriyor... Tarihimize de silinmeyen kara lekeler düşürüyor.
***
Buharlaşan duygular
Türk siyasetinin çocukluk hastalığı... Kin... Nefret... İntikam... Hakaret... Neredeyse, yükselen değerler.
Cemil Çiçek dedi ki:
- Kin ve intikam duygusu aklı, insafı ve vicdanı buharlaştırıyor.
***
"Taziz" ve "taciz"
Cemil Çiçek, "Daha söylenecek çok söz var" dedi... Ve... "Alınacak çok da ders."
Sonra... Sözü, bugüne getirdi:
***
"İtiraf"
Orhan Erkanlı... 27 Mayıs 1960 darbesini yapan subaylardan... 1965'te CHP'den İstanbul Milletvekili seçildi... Anılarını yazdı... 1972'de:
Anılar-Sorunlar- Sorumlular.
Darbenin beyni olan, Milli Birlik Komitesi'nin bir süre Genel Sekreterliği'ni yürüten Orhan Erkanlı diyor ki:
- Bir halt ettik... Bu profesörlere uyduk... Başımıza dert açtık. (Sayfa 298.)
***
Üniversite
Darbecilere akıl veren... Darbe mahkemesi kurulmasını öneren... Yassıada'da konuşup, Demokrat Partililer aleyhine görüş bildiren profesörler... O kadar çok ki.
Hepsi de anlı şanlı isimler... Bazıları Ordinaryüs.
Dosyaları serdik... Cemil Çiçek, "Hepsini biliyorum" dedi:
***
Hukuk mu, guguk mu?
Cemal Gürsel... Orgeneral... 27 Mayıs 1960 darbesinin lideri.
Cumhurbaşkanı Gürsel... Ankara Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kudret Ayiter ile konuşur... Ve şunları söyler:
***
Son söz
Aslında... "Eylül acılarına... Darbe yazılarına" geçen Cuma nokta koymuştuk.
Ama... Menderes'in idamının yıldönümünde Cemil Çiçek'le uzun uzun konuşunca... Bir yazı daha yazmak gerekti.
Ve son söz... Adnan Menderes'in avukatı Talat Asal... Yıllar sonra yazıp, imzalayarak bize getirdiği kitabında diyor ki:
"Hukuk profesörleri, hukuku siyasetin oltasına yem yapmışlardır."