Harp Okulu'nu bitiren Ali Çetinkaya, Balkanlar'daki çete savaşları sırasında Arnavutluk sınırında karakol komutanı olarak görev aldı. 1911'de Derne'de Mustafa Kemal ile birlikte İtalyanlar'a karşı savaştı. Trablusgarp'taki savaş bitmeden Irak cephesine, ardından Kafkasya cephesine gönderildi. Yunan ordusunun İzmir'e çıktığı günlerde Ayvalık cephesinde düşmana ilk kurşunu atan Çetinkaya'nın askerleri oldu.
SİYASİ HAYATI VE MECLİS KARİYERİ
Ali Çetinkaya, siyaset hayatına İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne katılarak başladı. Kurtuluş Savaşı'nın başlarında Meclisi Mebusan'a seçildi, ancak Malta sürgünleri listesine alınarak Türkiye'den uzaklaştırıldı.
TBMM ve Bakanlık Görevleri
Dönüşünde yeniden meclise giren Çetinkaya, Müdafaa-i Hukuk Grubu yönetim kurulunda görev aldı. 1934'te Bayındırlık Bakanı olarak görev yaptı ve Ankara'daki birçok resmi dairenin inşasında rol oynadı. 1939-1940 yıllarında kısa bir süre Ulaştırma Bakanlığı yaptı.
“DEMİR AĞLARLA ÖRDÜK ANAYURDU DÖRT BAŞTAN”
Hemşehrimiz olan ve kimimizin gururu kimimizin ise hakkında olumsuz şeyler düşündüğümüz Ali Çetinkaya’nın en büyük başarılarından biri ağzımızdan düşürmediğimiz demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan dizelerini söyleyebilmemizi sağlayan kişilerden biri olmasıdır. Döneminde demiryolu alanında ülke baya mesafe kat etmiştir.
AH O EFSANELER
Tabii tarih mal olmuş kişiler hakkında devamlı dilden dile anlatılan yarı gerçek yarı abartı hikayeler vardır, Ali Çetinkaya da bu efsanelerden nasibini almıştır. Çetinkaya hakkında şöyle bir efsane vardır; Yaptırdığı demiryolu köprülerinin üzerinden ilk kez tren geçeceği zaman sorumlu mühendisleri köprünün altına koyarmış. Böylece hem köprüyü ve demiryolunu test yapar hem de görevli kişilere işini iyi yapmaları bakımından aba altında sopa gösterirmiş. Ali Çetinkaya hakkında anlatılan bir diğer hikaye ise şöyledir,yine yol yapımları sırasında mühendisleri ve ustabaşıları karşısına alır ve şunları söylermiş: "efendiler, ben çok demokratik bir adamımdır. şu masada görüyorsunuz çeşit çeşit sopa var. Bu yol belirlenen zamanda bitmezse bunlardan hangisiyle dayak yiyeceğinizi siz seçeceksiniz" dermiş.
DEVLETİN SOĞUK YÜZÜ
Cevat Şakir Kabaağaçlı, mavi sürgün başlıklı anılarında Ali Çetinkaya’dan bahseder. Kitabında anlatılanlara göre Cevat Şakir Kabaağaçlı çizdiği bir karikatürden ötürü istiklal mahkemesine çıkarılmıştır. Yargılanmak üzere beklerken sanık olarak yargılanan başka bir kişinin peşinden beş altı avukatın salona girdiği görülür. Ali çetinkaya adamlara kim olduklarını sorar; onlar da yargılanan kişinin avukatı olduklarını söyler. Ali Çetinkaya'nın karşılığı dehşet vericidir: "pekala, sizler de sanık olarak yargılanacaksınız!". İşte Ali Çetinkaya bu yönleriyle kimilerine göre hep zalim diye anılmasına neden olmuştur. Kimilerine göre zalim diye anılmasının en büyük sebebi İstiklal mahkemelerinde verdiği kararlardır.
NEFS-İ MÜDAFAA MI?
1925 yılında TBMM'de tartıştığı Ardahan Milletvekili Halit Paşa'yı öldürdü; ancak meşrû müdafaa halinde olması sebebiyle hakkında kovuşturma yapılmadı. Bu durum onun muhalifleri tarafından katil olarak anılmasına neden olmuştur. Hala bazı kimseler onu anarken katil diye bahsetmesi herkesin malumudur.
VE GERİYE KALAN!
Ali Çetinkaya, ilk defa yayın hayatına 1932 yılında başlamış olan Afyonkarahisar’da yayımlanan "Taşpınar" dergisinde makaleler yazmıştır.
Ali Çetinkaya Yapılan ilk serbest seçimde Afyonkarahisar halkı tarafından milletvekili seçilmedi. Ömrünün son yıllarını İstanbul’da geçirdi. Ve orada vefat etti.
Kısaca portresini ortaya çıkardığımız Ali Çetinkaya’nın olumlu olumsuz yönlerini siyasi ve ve kendi özel hayatını ortaya çıkardık. Ali Çetinkaya hakkında ne düşüneceğinizi artık siz değerli okuyuculara bırakıyoruz.