Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir’in Seferihisar ilçesinde icra edilen ve 45 ülkeden bin 745 yabancı askeri personelle beraber TSK unsurlarıyla toplamda 10 bin 884 askeri personelin katıldığı Efes-2024 Birleşik Müşterek Fiili Atışlı Tatbikatı’nı yerinde izledi. Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, tatbikat sırasında önemli açıklamalarda bulundu.
“33 farklı silah, araç ve sistemin ilk kez denemesini yapacağız”
Tatbikata olan ilginin bu sene her düzeyde artmasını memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu yılki tatbikatımıza kendi askerlerimizin dışında 45 farklı ülkeden 2 bine yakın dost personel katılıyor. 2 yıl önce gerçekleştirdiğimiz Efes-2022 tatbikatına katılan ülke sayısı 37’ydi. 2 safha halinde toplam 11 bin askeri personelin katılımıyla 25 Nisan’dan beri icra edilen tatbikata destek veren herkese teşekkür ediyorum. Efes-2024 tatbikatında hiçbir ülke, hedef alınmıyor. Tatbikatımız, barışı destekleme harekatına dayalı jenerik bir senaryoyla icra ediliyor. Tatbikatın birleşik ve müşterek harekatın planlanması, koordinasyonu ve icrası konusunda ordumuzun kabiliyetlerini artıracağına inanıyorum. Siber savunmada ve siber güvenlik başlıklarında farkındalığın gelişmesine katkı yapacağı kanaatindeyim. Envantere yeni giren yerli ve milli sistemleri de yine tatbikatta kullanma fırsatı buluyoruz. Tatbikatta 33 farklı silah, araç ve sistemin ilk kez denemesini yapacağız. Tatbikata kamu kurumlarıyla, sivil sanayi kuruluşları da dahil edildi. Biz savunma sanayi dahil ilişkilerini kazan kazan anlayışıyla geliştirmeye çalışan, bunun mücadelesini veren bir ülkeyiz. Savunma sanayi alanında sahip olduğumuz yetenekleri dost ve müttefik ülkelerle paylaşmaktan memnuniyet duyduk. Geçtiğimiz yıl 185 ülkeye 230 çeşit ürün ihraç ederek 5,5 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaştık. Aynı zamanda 10 milyar 240 milyon dolarlık yeni sözleşme imzaladık. Bugün 50 ülke Türk şirketlerinin ürettiği insansız sistemleri kullanıyor. Efes-2024 tatbikatını savunma sanayindeki tecrübemizi dostlarımızla paylaşma anlayışımızın yeni bir sembolü, bir nişanesi olarak görüyoruz. Tatbikat programındaki savunma sanayi ürünleri sergisinde yer alan silahlar, araçlar ve sistemler ülkemizin ulaştığı noktayı ortaya koymaktadır” ifadelerine yer verdi.
“Bizimle iş birliğini geliştirmek isteyen herkesle bağlarımızı kuvvetlendirmeye hazırız”
Konuşmasında Türkiye’ye samimiyetle uzatılan elin asla havada bırakılmadığını ve bırakılmayacağını vurgulayan Erdoğan, şunlar belirtti:
“Başucu kaynaklarımızdan olan Kutadgu Bilig’de ‘savaş, bilgisiz ve kötülere, zalimlere, adaletsizlik yapan düşmanlara karşı başvurulacak son çare’ olarak tanımlanır. Abdülhak Molla ise aynı gerçeği asırlar sonra şöyle ifade ediyor: ‘Bu mesel ile bulur cümle düvel, feyzü felah hazır ol cenge eğer ister isen sulhu salah.’ Günümüz Türkçesiyle söyleyecek olursak; bütün devletler kurtuluş başarısını bu ibretlik sözde bulur. Şayet barış istiyorsan, savaşa hazır ol. Türkiye olarak, askeri imkan ve yeteneklerimizi güçlendirirken, bu anlayışla hareket ediyoruz. Biz gerilimin ve kavganın değil sulhun, barışın ve işbirliğinin tarafındayız. Biz aynı coğrafyayı paylaştığımız ülkelerle yan yana yaşamak istiyoruz. Hiçbir ülkeye karşı husumet ve ön yargı beslemiyoruz. Kimsenin toprağında ve egemenlik haklarında gözümüz yok. Türkiye’nin çıkarlarına saygı duyan, bizimle iş birliğini geliştirmek isteyen herkesle diyaloğa, temasa, bağlarımızı kuvvetlendirmeye hazırız.”
Son dönemde dost sayısını çoğaltmak amacıyla pek çok önemli adım atıldığının altını çizen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni açılımlarla yola devam edeceklerini aktardı. Sözlerine devam eden Erdoğan, “Bir defa şu gerçeğin çok iyi idrak edilmesi gerekiyor. Türkiye küresel gelişmelerin uzağında yer alan bir ülke değildir. Şu an dünyadaki çatışmaların siyasi krizlerin ve çekişmelerin en yoğun yaşandığı coğrafyada bulunuyoruz. İnsanlığın gündemini meşgul eden ne kadar olay varsa, Türkiye’nin yakın çevresinde cereyan ediyor. Karadeniz’den komşularımız olan Rusya-Ukrayna arasındaki savaş 3’üncü yılına girdi. İstanbul süreciyle adil bir barışı teşhis etmeyi amaçlayan çabalarımız maalesef savaş lobileri tarafından engellendi, sabote edildi. Bölgemize ve dünyaya ekonomik maliyeti günden güne artan bu savaşın ne zaman ve ne şekilde sona ereceğini kimse bilmiyor” cümlelerini aktardı.
Türkiye Irak’ın kuzeyinde bölücü örgütün teröristan kurmasına asla izin vermeyecektir”
Suriye’de halen kaos ve istikrarsızlığın hakim olduğunu söyleyen Erdoğan, sözlerinde şu ifadelere yer verdi:
“Bölücü terör örgütünün Suriye uzantısı bir teröristan kurma hedefiyle bölge halkı üzerindeki baskısını, tehditlerini ve gayretlerini yoğunlaştırdı. Örgüte boyun eğmeyen ve haraç vermeyen insanların öz topraklarından sürülmesinden, çocuk asker kullanımına kadar her yola başvuruyorlar. Meselenin DEAŞ’la mücadele olmadığı, doğrudan ülkemizi ve bölgemizi hedef alan sinsi bir planın adım adım uygulandığı anlaşılıyor. Terör örgütünün halk oylaması bahanesiyle ülkemizin ve Suriye’nin toprak bütünlüğüne yönelik mütecaviz eylemlerini yakından takip ediyoruz. Daha önce de bu konudaki politikamızı çok net ortaya koyduk. Türkiye, güney sınırlarının hemen ötesinde Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinde bölücü örgütün bir teröristan kurmasına asla izin vermeyecektir. Oldu bittiler karşısında daha evvel ne yapılması gerekiyorsa onu yaptık. Aynı durumla karşılaşmamız halinde harekete geçmekten yine çekinmeyiz. DEAŞ’la mücadele argümanının artık bizim nazarımızda hiçbir hükmünün kalmadığının bilinmesini istiyorum. DEAŞ’a karşı göğüs göğüse mücadele eden bu örgüte sahada en ağır darbeyi indiren ve hezimete uğratan tek NATO müttefiki biziz. Dolayısıyla bu örgüt üzerinden ne yapılmak istendiğini, bölgemizde nasıl bir oyun oynandığını çok iyi biliyoruz. Biz bu hokkabazlıklara kanmayız, prim vermeyiz. Söz konusu ülkemizin toprak bütünlüğü ve milletimizin güvenliği olunca kimseyi dinlemeyiz. Hiçbir tehdide boyun eğmeyiz. Bölücü terör örgütünün ve hamiliğini yapan güçlerin, emrivakilerle hiçbir yere varılamayacağını göreceklerine inanıyoruz. Bölgedeki tüm aktörlerden bu konudaki meşru endişelerimizi anlamalarını ve saygı göstermelerini bekliyoruz.”
“Iraklı kardeşlerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz”
Rusya, Ukrayna ve Suriye’nin yanı sıra komşu ülke Irak’ın da savaşlardan ve çatışmalardan yorgun düşmüş durumda olduğunu belirten Erdoğan, “Dost ve kardeş Irak’ın toparlanma, kalkınma, kendi ayakları üzerinde durma mücadelesini memnuniyetle takip ediyor ve destekliyoruz. Tüm imkanlarımızla, Iraklı kardeşlerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz. Pakistan’dan Afgan Libya’dan Somali ve Sudan’a Türk cumhuriyetlerinden Balkanlar’a uzanan geniş coğrafyada barışın, huzurun ve istikrarın hakim olması için çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Gönül coğrafyamız olarak tarif ettiğimiz tüm bu ülkelerin güvenliğini kendi milletimizin güvenliğinden ayrı tutmuyoruz. 30 yıl sonra Karabağ’ın azatlığa kavuşmasıyla birlikte bölgemizde kalıcı sükunet için gerçekten tarihi fırsat penceresi açıldı. Bunun heba edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Ermenistan yabancı güçlerin ve Diaspora’nın esaretinden kurtulduğu ölçüde barışa daha da yaklaşacaktır. Ermeni halkı geleceğinin hariçten gazel okuyanlarda, kışkırtanlarda değil, asırlardır beraber yaşadığı ve yaşayacağı komşularında olduğunu görmeli, anlamalı ve bunun gereğini cesaretle yapmalıdır” açıklamalarında bulundu.
“Bir yanda bölgemizde ümit verici gelişmeler yaşanırken diğer yanda İsrail’in Gazze’ye yönelik vahşi saldırıları katlanarak artıyor” diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
“7 Ekim’den beri 36 binden fazla masum insan acımasızca katledildi. 15 binden fazla çocuk, 10 binden fazla kadın, İsrail güçleri tarafından Gazze’de ve işgal altındaki Filistin topraklarında öldürüldü. 2,3 milyon insan göçe zorlandı. Gazze yaklaşık 8 ay içinde neredeyse tek bir sağlam binanın kalmadığı devasa bir harabeye döndü. Önceki gün mülteci kampına düzenlenen hava saldırısı artık insanlığın noktaydı. Böyle bir vahşeti haklı gösterebilecek hiçbir gerekçe olamaz. Savaşın da bir hukuku, sınırı ve ahlakı vardır. 36 bin masum insanı öldürmek, 80 binden fazla insanı yaralamak, camileri, okulları, hastaneleri, kiliseleri vurmak, gıda sırası bekleyen sivillerin yardım götüren görevlilerin üzerine bomba yağdırmak, savaş değil apaçık bir soykırımdır. Soykırımı görmezden gelenler, sadece savaş suçu işlenmesini desteklemekle kalmıyor aynı zamanda bu suça ortak da oluyorlar. Ahlak ve vicdan sahibi hiç kimsenin bu cinnet tablosunu kabul edeceğini düşünmüyorum. Bu vahşet tablosu karşısında Türkiye kendisinden bekleneni, kendisine yakışanı ve tarihi mirasının gereğini yapmaktadır. Türkiye olarak Gazze’de acil ateşkesin temini için diplomatik çabalarımızı arttırarak devam ettireceğiz. Soykırımın sorumlularının adalete hesap vermesi için atılan tüm adımları desteklemeyi sürdüreceğiz. İsrail’in zulmü karşısında tarihin doğru tarafında yer alarak Filistin Devleti’ni tanıyan, mezalime tepki gösteren tüm ülkelere de burada teşekkür ediyoruz.”
Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sahada en üstün teçhizat ve sistemlerle donatılmasını temel bir gereklilik olarak değerlendiklerini söyledi. Sözlerine devam eden Erdoğan, “Etrafımız ateş çemberiyken askeri, teknolojik, insan kaynağı bakımından ülkemizin güçlü olması, caydırıcılığının yüksek olması bizim için tercihten öte mecburiyettir. 2002 yılından itibaren başlayan süreçte savunma sanayinde millilik ve yerliliğin azami seviyeye çıkartılması için her türlü imkanı seferber ettik. Türkiye savunma sanayinde gerçekleştirdiği atılım sayesinde bölgesinde vazgeçilmez oyunculardan biri haline geldi. 2002 yılında sadece 62 savunma projesi yürütülürken bugün bu sayı binleri geçti. 2002 yaklaşık 5 buçuk milyar dolar bütçeli savunma projeleri yürütülürken şimdiki projelerin hacmi 96 milyar doları aştı. Kendi savaş gemisini tasarlayan, inşasını ve idamesini gerçekleştirebilen on ülke arasındayız. İHA ve SİHA üretiminde ise dünyanın ilk 3-4 ülkesi içindeyiz. Dünyanın ilk SİHA gemisi TCG Anadolu. İnsansız savaş uçağı Kızılelma, Beşinci nesil Milli Muharip uçağımız Kağan, Akıncı, Aksungur, Anka-3 ve diğer pek çok kabiliyetlerimizde kendimizi sürekli geliştirmenin gayreti içerisindeyiz. Önümüze çıkartılan sayısız engele ve aralarında müttefiklerimizin de olduğu tedarikçilerin uyguladığı kısıtlamalara rağmen bunları başardık” dedi.
Efes 2024 tatbikatına katılan Türk Silahlı Kuvvetleri ile dost ve kardeş ülkelerin tüm personeline teşekkür eden Erdoğan, son olarak şunları aktardı:
“Kara, deniz ve hava kuvvetlerimiz; yetkinlikleri, harekat kabiliyetleri ve üst düzey eğitimleriyle hasımlarımıza korku, dostlarımıza güven aşılıyoruz. İnşallah bunu daha da güçlendireceğiz. Savunma sanayinde sahip olduğumuz imkan ve kabiliyeti dostlarımızla ve müttefiklerimizle paylaşmaktan memnuniyet duyacağımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum.”
“Dost ve müttefiklerimizle uyum içindeki çalışmalar bir kez daha sergilendi”
Tatbikatın çok sayıda kardeş, dost ve müttefik ülke unsurlarının iştirakiyle geniş bir katılımla icra edildiğini söyleyen Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, “Uluslararası nitelikte olan tatbikatımıza gösterilen bu teveccüh ve katılımın sürekli artması, ülkemizin bu alandaki etkin ve kapsayıcı rolü ile yüksek organizasyon yeteneğini de açıkça ortaya koymaktadır. Tatbikatımız, büyük bir başarıyla icra edilmiş, kahraman ordumuzun caydırıcı nitelikleri ile kardeş, dost ve müttefiklerimizle uyum içindeki çalışmaları bir kez daha sergilenmiştir. Büyük bir özveriyle görev yapan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin seçkin personelini ve katılımları ile bizleri onurlandıran misafir orduların kıymetli mensuplarını yürekten tebrik ediyorum” diye konuştu.
“Güçlü ordumuzla her türlü tehlikeyi bertaraf etmeye devam ediyoruz”
Bugün istikrarsızlığın ve belirsizliğin hat safhaya çıktığı bir güvenlik ortamından geçildiğini kaydeden Bakan Güler, şunları aktardı:
“Özellikle son dönemde giderek artan pek çok sorun ve krizin çözümüne yönelik, zat-ı devletlerinin liderliğinde etkin, önleyici, dengeli ve barış odaklı politikalar üretmeye devam ediyoruz. Tarihi mirasımızdan aldığımız ilham ve köklü devlet geleneğimiz ile sergilediğimiz bu yaklaşım, bu zorlu dönemde Türkiye’yi uluslararası güvenlik mimarisinin vazgeçilmez bir üyesi haline getirmiştir. Ülkemizin uluslararası arenada böylesine öncü bir rol üstlenmesiyle kahraman ordumuz da başta gönül coğrafyamız olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde güvenlik, barış ve istikrara ciddi katkılar sağlamaktadır. Sahip olduğumuz güçlü ordumuzla, bekamıza yönelen her türlü tehdit ve tehlikeyi bertaraf etmeye devam ederken; Zat-ı alilerinin liderliğinde ortaya konan aktif dış politikamız doğrultusunda, dost ve müttefiklerimizle yakın koordinasyon içerisinde, ihtiyaç duyulan tüm bölgelerde güvenlik, barış ve huzurun tesisine yönelik çabalarımızı da sürdüreceğiz.”
Mehmet Pamuk - Sinan Yeniçeri - Aykut Yeniçağ