Çocuklar ve ergenler şiddeti nasıl öğrenir?

Abone Ol

Bir toplumun gelişme seviyesi ile birlikte şiddetin azalması beklense de, günümüzde hala devam ettiği açıkça görülmektedir. Şiddetin var oluşu geçmişten günümüze hem ilkel şekilde hem de gelişen teknoloji ile farklı şekillerle varlığını sürdürmektedir. Şiddet insan haklarına yönelik ciddi bir tehdit oluşturmakta ve toplum yapısında birçok değişikliğe yol açmaktadır.

Şiddet kısaca; bir kişi tarafından, kişilere ve herhangi bir şeye duyulan öfke ve düşmanlık duygusunun yıkıcı ve yoğun bir şekilde ortaya çıkmasıdır. Şiddetin oluşumu ve ortaya çıkışı birçok şeye bağlıdır. Bunlardan birkaçı; ailede görülen şiddet, travmalar, fiziksel ve ruhsal hastalıklardır.

LİSE ÖĞRENCİLERİNDE ŞİDDET EĞİLİMİ

Her çocuk için gelişme dönemi olan ergenlikte, kimlik oluşturma gereksiniminin yanı sıra çatışmaya sebep olacak birçok sorumlulukta ortaya çıkmaktadır. Çatışmalar gerek aile arasında gerekse toplumda çocuk tarafından dışa vurulmaktadır. Toplumda ergenlerin başkaldırması olarak adlandırılan bu çatışmalar doğru bir şekilde yönetilmezse ileride şiddete dönüşür.

Bu tarz davranışların görüldüğü bir çocuk büyük ihtimalle kendini değersiz hisseden, baskıcı bir ailede ya da aile içi şiddetin travma haline geldiği bir çocuktur.

Sadece aile değil arkadaş çevresi de bu bağlamda çok önemlidir. Eğer çocuk şiddetin normal veya havalı olduğunu düşünen bir veya biden fazla arkadaşa sahip ise zamanla şiddeti benimser ve normalleştirerek dozunu artırır.

Genelde lise yıllarında daha çok çevresi ve sorumlulukları değişen çocuklar şiddeti benimsemeye daha yatkındır. Bu yaş grubu daha cesur ve gözü kara davranarak birçok risk alır ve en çok kavgayı bu dönem içerisinde eder.

Tüm bunlar değerlendirildiğinde, şiddetin birey, aile ve topluma sosyal, ekonomik, duygusal ve ruhsal açıdan önemli bir sorun olmasının yanı sıra önlenmediği zaman kuşaktan kuşağa aktarılmasının kaçınılmaz olduğu açıkça görülmektedir. Kuşaktan kuşağa aktarılan şiddet yaygınlaşarak devam ederek toplumdaki bireylerde çeşitli sağlık sorunlarına ve toplum yapısında bozulmalara neden olarak, toplum geleceğinin sağlam temellerini yıkacaktır. Bu bağlamda, ergenin sağlığa zararlı davranışlar geliştirmesinin engellenmesi ve sosyal ilişkilerini olumlu bir çerçevede sürdürmesi gerekmektedir.

ŞİDDET EĞİLİMİNDE; AİLE YAPISI VE OKUL

Toplumla uyumlu, mutlu ve üretken bireyler olmanın yolu, ailelerin öğretisi başta olmak üzere eğitim kurumlarından geçmekte ve ergenin hayatını birçok yönde etkilemektedir. Okullarda yaşanan şiddetin, genç bireylerin yaşam kalitesini, başarı düzeyini ve geleceğe bakış açılarını olumsuz yönde etkileyerek, şiddete eğilim davranışlarının büyük ölçüde artırdığı su götürmez bir gerçektir. Bu neden okuldaki şiddetin üstünde durulmalı ve engellenmesi için birçok yaptırım uygulanması gerekmektedir. Tabii şiddetin engellenmesinde en büyük fırsatın okul olduğu da gözden kaçmamalıdır. Okul aileden sonra çocuk için önemli bir öğreti aracıdır. Fakat eğitim sürecinde ergenin şiddetle karşılaşma ve şiddet eğilim durumunun belirlenmesi de önem taşımaktadır.

İZLENME KAYGISI VE ŞİDDET İLİŞKİSİ

Bir araştırmada öğrenciler psikolojik durumun, eğitimin, iletişimin ve televizyon diziler/filmlerinin şiddette etkili faktörler olduğunu belirtmektedirler. Öğrencilerin büyük bir çoğunluğu şiddeti yazılı/görsel basından öğrendiklerini ifade etmişlerdir ve bu çok önemli bir bulgudur. Sadece ülkemizde değil birçok ülkede, izlenme kaygısı ile sözlü ve özellikle yazılı basında şiddet haberlerine sık sık yer verilmesi nedeniyle ve haberlerin şiddeti açıkça ele almasının bir sonucu olduğu düşünülerek önüne geçilmesi gereken ciddi bir problem olduğu dikkat çekmektedir. Birçok kaynakta da, medyanın şiddetin artmasında çok önemli bir yere sahip olduğu belirtilmektedir.

Liseli öğrencilerle yapılan bir araştırmada, kız ve erkek öğrencilerin okulda ve aile içinde fiziksel şiddet yaşadıklarını, kızların aile içi şiddete daha fazla, erkeklerin ise okul içi şiddete daha fazla hedef olduklarını saptanmıştır. Aynı zamanda okulda yaşanan şiddetin en sık uygulayıcısının öğretmenler olduğu ve öğrenciler arasında da yaşandığı belirtilmiştir.

Yani çocuğun sevgi yerine şiddeti benimsemesinin aileden sonra okul, okuldan sonra ise arkadaş çevresinden kaynaklı olduğu açıkça görülmektedir.