Birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olduğu bu günlerde toplum ve birey olarak hala ayrışmaya ve ayrıştırmaya devam ediyoruz.
Alın size yeni, taze ve sıcak bir örnek: İsmi bende kalsın bir siyasi partinin il başkanı bir derneği ziyarete gidiyor. Bu nezaket ziyaretinden sonra doğal olarak ziyaret sonrası toplu bir hatıra fotoğrafı çekinilecek. Kadın dernek üyeleri görüntüyü alacak kişiye aman biz fotoğraf karesinde olmayalım diyorlar ve fotoğraf karesine girmiyorlar.
Şimdi size sorarım bir ayrışma değil midir? Bu neyin kafasıdır. Bu bir korku mudur yoksa bazı yerlere mesaj mı verilmektedir. Üstelik bu hareketi yapanların kadın olması son derece üzüntü verici. Seçildiğiniz andan itibaren siyasi kimliğinizi bıraktınız. Siz artık tüm kesimlere hizmet edeceksiniz.
Düşünsenize Sayın Vali ve Sayın Belediye başkanı da aynı davranışta bulunsalar hoş karşılanır mı. Benim bir basın mensubu olarak her siyasi görüşten basın mensubu arkadaşım var ve pek çoğu ile ailecek görüşüyoruz. Hiçbir zaman aman seninle aynı fotoğraf karesinde görünmeyelim demedik.
Bu konuda yeni bir örnek ve fotoğraf karesi. 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı nedeniyle Afyonkarahisar Gazeteciler Cemiyetinin düzenlediği piknikten bir fotoğraf. Başta yönetim kurulu başkan ve üyeleri, dernek üyeleri etkinliğe davet edilen farklı siyasi parti il başkanları ile birlikte. Hiçbir kimse ben o başkan var, bu başkan var, ben fotoğraf karesine girmek istemiyorum demedi.
Neyse biz topluma mesajımızı bu kadar vermiş olalım. Umarım bu acemiliğin verdiği bir hatadır ve tekrarlanmaz diyelim. Bu bir zafer sarhoşluğu içinde olmuş bir hata diyelim ve konuyu kapatalım.
Söz açılmışken 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı nedeniyle düzenlenen etkinlikten de biraz bahsedelim. Hakikaten düşünülmesi, hazırlanması ve uygulanması ile harika bir etkinlik oldu. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sayın Önder Artuk başta olmak üzere dernek yönetim kurulu üyelerine ve etkinlikte görev alan Hülya Kasnak ve arkadaşları alkışı hak ediyor. Sayın Mehmet Emin Güzbey’in , Sayın Sezer Küçükkurt’un katkılarını da unutmamak gerekiyor. Tabi bu etkinlikte canla başla çalışan arkadaşlarımı da kutluyorum. Bir ayı aşan bir süre hazırlık süreci sonrası başarı ile gerçekleşen etkinlik sonrası tüm yorgunluklarına rağmen etkinlik sonunda Türkeli gazetesinde Mehmet Karakaş, Yasin Ay, Hilal Parlak , Odak gazetesinden Gökhan Kocaaslan, İHA Muhabiri Gökten Ceylan ile arkadaşlarının kaybolan servis tabaklarını arama çalışmaları görülmeye, takdire şayan görüntülerdi. Tam bir elin nesi var iki elin sesi var bir örnek sergilendi.
Etkinlikte emekleri olan ve ismini unuttuğum arkadaşlarımdan tekrar özür dilerim ellerine emeklerine sağlık.
Güne bir hikâye ile son verelim. Tekrar birlikte olana dek sağlığınıza ve insanlığınıza iyi bakın efendim.
Ekinlikte yakalanan başarıya örnek bir hikaye:
EĞER AYRI AYRI OLURSANIZ SİZİ KIRMAK KOLAY OLUR
Günün birinde bir hükümdar, ölüm döşeğine düşer. Ülkeyi 12 oğlu arasında pay etmedi beklenir olmuş.
Hasta yatağında yatarken, bütün oğullarını yanına çağırmış. Hepsinin eline birer tahta parçası vermiş. “Bunu kırın” demiş, bütün oğullar tek hamlede tahtayı kırmışlar.
Daha sonra, her birine on ikişer tahta parçası vermiş. “Şimdi bunu kırın” demiş, ancak hiçbiri bunu başaramamış.
“İşte sizler de bu çubuklar gibisiniz evlatlarım” demiş. “Eğer ayrı ayrı olursanız sizi kırmak kolay olur. Ancak birleşirseniz, sizi kimse kıramaz” demiş.
Bu hikâyeden anlıyoruz ki, birlik olmak, bir hareket etmek her zaman daha fazla güç getirir. İki el, birleşirse bir elden daha fazla ses çıkarırlar, daha güçlü olurlar.