Kızamık, yeni koronavirüsten çok daha hızlı yayılan bulaşıcı bir hastalıktır. Uzmanlar; “Henüz herhangi bir salgın bildirilmemiş olsa da salgın ihtimali var” uyarısında bulunarak aşılamanın önemine vurgu yaptılar. Uzmanlar ayrıca, boğmacanın hafife alınmaması gerektiğini ve bebeklerde ölüme neden olabileceğini açıkladı. Son dönemde dünyanın pekçok ülkesinde kızamık, boğmaca gibi hastalıkların arttığı söyleniyor. Uzmanlar, aşı dozlarının yetersiz olması, aşının reddedilmesi şeklindeki durumların bulaşıcı hastalıkların yayılmasını hızlandırıp ciddi sorunlara yol açabileceğini söyledi. Boğmaca hakkında bilgi, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Eda Kepenekli tarafından verildi. Prof. Dr. Eda Kepenekli, şunları söyledi:
İstanbul’da hem de diğer illerde çalışan meslektaşlarımızın raporlarına baktığınızda boğmaca vakalarının arttığını düşünüyorum. Bunun nedenlerinden biri de artık boğmacayı daha iyi teşhis edemiyor olmamız. Boğmacaya karşı kullanılan klasik antibiyotiklere direnç gösterilmesi elbette tedavinin başarısız olmasına yol açabilir. Ancak enfeksiyon yayılabilir. Bir diğer önemli neden ise Türkiye’de son yıllarda giderek yaygınlaşan aşı karşıtlığı ya da aşı şüpheciliğidir. Ana silahımız hem bebeklik aşısı hem de hamile kadınlara veya bebekle temas eden kişilere yönelik boğmaca aşısıdır. Boğmacanın en şiddetli olduğu gruplar şunlardır: 2 yaşın altındaki kişileri etkiler ancak en şiddetli grup 6 aydan küçük bebeklerdir. Daha büyük çocuklar boğmacayı öksürük nöbetleri veya ateşsiz ataklar şeklinde yaşarlar, ancak semptomlar genellikle iç çekmeyle hafifler.
Küçük bebekler öksürük krizinden sonra bazen apne olarak adlandırılan nefes darlığı yaşayabilir. Apne atakları uyku yeteneğini bozabilir ve yoğun bakım gerektirebilir. Bazı durumlarda kafa içi basıncı o kadar artabilir ki öksürük nöbetlerine, beyin kanamasına ve maalesef bebeğin kaybına yol açabilir. Boğmacanın çok ciddi komplikasyonları vardır ve özellikle küçük bebeklerde göz ardı edilmemelidir. Boğmaca aşısı hamileliğin son üç ayında yapılabilir. Aslında bu, annelerin bebeklerini boğmacadan korumanın en etkili yoludur.
Kızamığa karşı temel koruyucu önlem olan aşı başarısız oldu. Belki de pandemiden sonra yaşadıklarımızın bir sonucu bu. Kızamık aşısı dünyada Türkiye’de uzun yıllardır kullandığımız, etkinliğini ve yan etkilerini bildiğimiz ve deneyim sahibi olduğumuz bir aşıdır. Kızamık, klinik seyri oldukça ağır olan bir deri döküntüsü hastalığıdır. Döküntü genel olarak yüzde ve başta başlar ve daha sonra vücudun geri kalanına yayılır. Çocuğun vücudu ısıya maruz kalmaktan dolayı kızarabilir ve yanabilir. Kızamık; kuru öksürük, gözlerde kızarıklık, burun akıntıları, hapşırma ve yüksek ateş gibi soğuk algınlığına benzer semptomlarla karakterizedir. Örneğin; kızamıkçık durumunda genellikle 38 ila 38,5 santigrat derece veya daha düşük bir ateş bekleyebilirsiniz, ancak kızamık durumunda yüksek ateş 39 ila 40 dereceye ulaşabilir.
Ülkemizin çok başarılı bir aşılama programı var. Bir aşı programına bağlı kalmak çocuklarınıza yapabileceğiniz en büyük iyiliktir. Boğmaca öksürüğü genellikle okul çağındaki çocuklarda görülür. Bunlar kısa süren kalıcı öksürük nöbetleri halinde ortaya çıkar. Evde sigara içmenin solunum yolu enfeksiyonlarını daha yaygın ve şiddetli hale getirdiği gösterilmiştir.
Kızamık ve boğmacaya yakalananların sayısı önceki yıllara göre artıyor. Kızamık, yeni koronavirüsten çok daha hızlı yayılan bulaşıcı bir hastalıktır. Henüz bir salgın ilan edilmedi, sadece vakalar bildirildi. Daha önce ülkemiz rutin çocukluk çağı aşılama oranları yüzde 95’i aşan oldukça başarılı bir ülkeydi, ancak son yıllarda bu aşıya pasif yaklaşımımız oranların düşmeye başlamasına neden oldu. İşte bu nedenle yıllardır unuttuğumuz, göremediğimiz hastalıkları yeniden görmeye başladık. Elbette bulaşıcı hastalık salgınları olasılığı da var. Maalesef kızamık standart antiviral tedavilerle viral bir enfeksiyon değil, bu nedenle kızamığı önlemek daha önemli”