Cemil Çiçek... Siyasetin "Aksakal... Akil adam" sınıfından... "Tecrübe küpü."
Soru çok açık:
- Başta Amerika... Ve bazı Batı ülkeleri... Türk siyasetinin neresindeler?
Cemil Çiçek'in yanıtı aynı açıklıkta:
***
KRİZ YÖNETİMİ
Erzurum Valisi Okay Memiş, Kovid-19 gazisi... Koronayı oldukça ağır geçirdi.
Ama... Kar başlayınca, "Vali ayaktaydı... Sokaktaydı... Kriz masasındaydı."
Erzurum Büyükşehir Belediyesi, zaten organize olmuştu... Mehmet Sekmen başta, bütün ekip karla mücadeledeydi... Erzurum... "Sıfır sorun."
Geçenlerde Sakarya'ya gitmiştik... Cemil Çiçek, Abdülkadir Aksu, Necati Çetinkaya, Saffet Arıkan Bedük... Yaşar Öncan... Ve diğer dostlarla.
Sakarya Valisi Çetin Oktay Kaldırım, bizlerle görüşmeyi çok istedi... Fakat evden çıkamıyordu... Kovid-19.
Birkaç gün geçti... Doktorlar, "Vali Bey iyileştiniz" dediler... Ve bu sırada kar başladı... Hani Ankara-İstanbul yolu bile kapanmıştı.
Vali Kaldırım, çizmesini, parkasını giydi... Karla mücadeleye katıldı.
Valiyi gören Sakaryalılar, "Efendim emrinizdeyiz" dediler... "Topyekûn mücadele" başladı... Sonuç, "tam başarı."
Şunu söylemek istiyoruz:
"Böyle durumlarda" halk, yöneticisini yanında görmek ister.
***
PANİK
İngiliz Büyükelçisi, "sakıncalı bir kişi" değil ki.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın, büyükelçi ile balıkçıya gitmesi, "suç" değil ki, "ayıp" değil ki.
Tabii... İstanbul karla boğuşurken, "Zamanlama kazası... Eleştirilir... Ekrem İmamoğlu'nun da bu eleştirilere katlanması gerekir."
Konumuz, "yemek" değil... Yemeğin ardından İmamoğlu ve çevresinin sergilediği öfke.
"Yemek görüntüleri nasıl sızdı? MOBESE kayıtları... Polis... İçişleri Bakanlığı" öfkesi.
1. Yemeği gizlemeye, yemek fotoğrafından korkmaya ne gerek var?
2. Yemek, önceden medyaya haber verilmeliydi... Kimden, ne diye çekinildi?
3. Yemek sonrası İmamoğlu, medyaya birkaç cümlelik açıklama yapabilirdi.
4. Öfke... MOBESE... İçişleri'ne, polise kızmak... Kumpas gibi sözler söylemek... Panik belirtisi.
***
ARŞİV YALAN SÖYLEMEZ
Yıl 1976... Bülent Ecevit, CHP Genel Başkanı... Bir sözü gazetelerde yer aldı.
Kelimesi kelimesine... Noktası, virgülüne:
"Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye'de, uysal hükümetler arama sevdasından vazgeçmelidir."
***
ÖNERGE... 18 MART 1976
Madem arşivlere daldık... Devam edelim.
CHP'li 34 milletvekili, TBMM Başkanlığı'na bir "önerge" verdiler.
"ABD" ile ilgili.
"CIA'nın Türkiye'deki görevlilerinin açıklanmasını" istediler.
Bitmedi... Önerge sahipleri, "CIA'nın bazı siyasi partilere maddi yardımda bulunduğunu" öne sürdüler.
Yeter mi? Arşivleri karıştırmaya devam edelim mi?
Karıştırdıkça... Neler çıkıyor neler, mercimekli köfteler.
***
DEMİREL RAHMET İSTEDİ
Süleyman Demirel'li bir anı... Sohbet ediyorduk... Söz ABD'den açılınca, şunları söylemişti:
- Amerika'yı bir şirket gibi düşün... Çok büyük bir şirket... Şirketin menfaatleri neyi gerektiriyorsa, Amerika onu yapar.
Demirel... Rahmet istedi.
***
'KORONAMETRE'
Meclis'in korona karnesine göz gezdiriyorduk... Kovid- 19 geçiren milletvekili çok.
Hatta... AK Parti'de 20 milletvekili, "iki kez" yakalanmış... Vildan Yılmaz Gürel (Bursa), Burhan Çakır (Erzincan), Cevdet Yılmaz (Bingöl), Sermin Balık (Elazığ), Hüseyin Yayman (Hatay), Hamza Dağ (İzmir)... Liste uzun.
CHP'de... Koronaya ilk yakalananlardan biri Gürsel Tekin... Henüz aşı bulunmamıştı... Hayli ağır atlattı... Şimdi, "dört aşılı."
Emine Gülizar Emecan (İstanbul)... "İki kez korona."
Özgür Özel... Grup Başkanvekili... Çok hareketli... Buna rağmen "sıfır korona." Öylesine dikkatli ki, "ilk aşı olanlardan." Sağlıkçı kontenjanından.
Konuşurken... Özgür Özel, "Yedi kez koronaya yakalanan bile var" dedi... Gülerek:
- Bizim Veli Ağbaba... Malatya Milletvekili... Benim bildiğim iki kez Kovid-19 oldu... Ama ona sorarsan, "Daha çok" diyor... Beş... Altı... Yedi... Ona takılıyorum... Meclis'in korona paranoyası diye.
SİYASİ TARİHİN ARKA PENCERESİ
Darbe (12 Eylül 1980) sonrası... Emekli Oramiral Bülend Ulusu, ihtilalden önceki Başbakan Süleyman Demirel'e "mesaj" yolladı:
"Buluşalım... Ama gözlerden uzak bir yerde olsun." Demirel'in yanıtı:
1. Gizli kapaklı, halktan saklı hiçbir işin içinde olmam.
2. Sayın Başbakan, davet ederseniz Başbakanlığa giderim... Orada konuşurum.
3. Çıkınca da Başbakanlığın önünde gazetecilere söylemem gerekenleri söylerim.
Siyaset budur... Şeffaflıktır.