KÜLTÜR / SANAT

Ahmet Özhan, ‘’Yaşam boyu onur ödülü’’nün sahibi oldu!

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Devlet Konservatuvarı Mezunlar Derneği tarafından her yıl düzenlenen “Yaşam Boyu Onur Ödülü” Rıza Çerçel Kültür Merkezinde gerçekleştirilen bir törenle bu yıl Devlet Sanatçısı Ahmet Özhan’a takdim edildi.

Abone Ol

Törene Afyonkarahisar Vali Vekili Uğur Kolsuz, Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcısı Fatih Karabacak, AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şuayıp Özdemir, Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Çağhan Adar, iş insanı İbrahim Alimoğlu ve çok sayıda davetli katıldı.  Söyleşinin moderatörlüğünü ise Öğr. Grv. Yunus Emre Uğur yaptı. Söyleşi sırasında şefliğini ve solistliğini AKÜ Devlet Konservatuvarı Türk Sanat Müziği Dr. Öğretim Üyesi Safiye Yağcı’nın yaptığı topluluk tarafından, Türk sanat müziği ve dini mûsikî eserlerinden örnekler seslendirildi.

BU YILIN ÖDÜLÜ AHMET ÖZHAN’A

Ödül töreninin açış konuşmasını yapan AKÜ Devlet Konservatuvarı Mezunlar Derneği Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Filiz Yıldız, 2012 yılında kurulan derneğin 2014 yılından itibaren Yaşam Boyu Onur Ödülü’nü bir gelenek haline getirdiğini belirtti.  Yıldız, “Konservatuvarda bulunan dört bölüm adına, her yıl alanında yetkin, alanına katkı sağlayan sanatçılara bu ödülün verildiğini ve dernek yönetim kurulunun bu ödülü bu zamana kadar sırası ile Yalçın Tura, Ruhi Ayangil, Musa Eroğlu, Birgül Su Ariç, Cihat Aşkın, Erol Deran, Mustafa Hisarlı’ya ve bu yıl da Ahmet Özhan’a verme kararı almıştır” şeklinde konuştu.

“MUSİKİ KEŞİFTİR, MUTASAVVIF KEŞŞAFTIR”

Konuşmanın ardından gerçekleştirilen söyleşide Devlet Sanatçısı Ahmet Özhan, kendisinin hareket noktasının varlık açılımı olduğunu belirtti. Akademide yaşamı somut delillerle değerlendirme üslubu var olduğunu kaydeden Özhan, konuşmasına şöyle devam etti:

“Bana hangi konuyu sorsalar benim hareket noktam varlık açılımından ibarettir. Akademide yaşamı somut delillerle değerlendirme üslubu vardır. Akademi nesnelliği öne alır. Fakat tasavvuf ve musiki söz konusu olduğunda çok daha başka bir düzlem var. Bu düzlem keşiftir. Mutasavvıflar keşşaftır. Musiki de klasik ve tasavvuf diye ayrım yapılamaz. Musikinin varlık âlemindeki izharı adına birçok yakıştırmalar vardır. Hepsi hoş ve istifade edilmesi gereken şeylerdir. İlki yaratıcı ve kul arasındaki soru ve cevabın bu âlemdeki yansımasıdır. Diğer benzetme ise cennet kapılarının açılış sesidir. Musiki, özellikle bizim kültürümüzde mana anlamında çok önemli bir yer tutar. Hakikat şarkı formatında dile getirilir.”

 TAMAMIYLA REFLEKSEL BİR SEVİYEDE

Günümüzde musikinin gereken değeri görmediğini ifade eden Özhan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Eğitim seviyesi düşük olan, genetiğine yüklü olanla değilde yeni bir genetik yaratmaya çalışan, maneviyatın ötelendiği ve kötülendiği, doğru ve yanlışın mihenginin bulunmadığı, hızlı üretim ve tüketimin arşa çıktığı bir toplumdan başka bir anlayış beklenemez. İnsan varlığın nicelik ve niteliği konusunda yetkinliğe erişmeden hiçbir şeyin değerini takdir edemez. Musikinin değeri nereden geliyor? Onu dayandırdığımız yerin kutsallığıdır musikiyi ayağa kaldıran. Bugün sokağa çıktığımız zaman kaç kişide varlık bilinci veya merakı vardır? Tamamıyla refleksel bir seviyede, insanın donanımında hayvani seviyede olan yeme, içme, cinsellik, barınma gibi duygularla yaşayan birinden ne beklenebilir? Öyle bir insan sadece nefsini tatmin etmeye bakacaktır. Böyle bir insan o anda nefsini tatmin edecek ne ise onu tercih edecektir. Musiki, tasavvuf görüşü, dini değerler gibi disiplin değerlerine uymak can acıtabilir. Bütün bu sebeplerden günümüzde musiki ve tasavvuf müziği hak ettiği değeri görmemektedir.”

Özhan, musiki ile ilgilenenlerin, mevcut değersizlik ortamında ümitsizliğe düşmemeleri gerektiğini de sözlerine ekledi. Tören, Devlet Sanatçısı Ahmet Özhan’a ödül takdiminin ardından fotoğraf çekimi ile sona erdi. N\S