ERZURUM
Dadaşlar diyarındayız... Atatürk'ün, Selanik'ten sonra ilk nüfus kaydının bulunduğu Erzurum'dayız. Milli iradenin dünyaya haykırıldığı kongre binasındayız.
Cumhuriyet'in temellerinin atıldığı salondayız.
Bugün... Büyük Atatürk'ün aramızdan ayrılışının yıldönümü.
Rahmetle, saygıyla, minnetle anıyoruz.
***
57
Erzurum'da dün çok kişi, söze, "57" diyerek başladı.
***
İlk 'sivil' fotoğraf
Erzurum... Mustafa Kemal Paşa'nın ilk kez "sivil elbiseyi" giydiği şehir.
Büyük komutan, "kurtuluş" mücadelesinde... Erzurum'da.
İşte... O, ilk sivil fotoğraf Erzurum'da... Kongre binasında.
***
Derin tarih
Kongre binası... 1864'te inşa edilmiş... Eğitim amacıyla kullanılmış.
1924... Yangın... Ahşap kısımları yanmış.
Onarılmış... 1926... Gazi İlkokulu olmuş.
Sonra... Yapı Sanat Okulu... Güzel Sanatlar Lisesi... Sosyal Bilimler Lisesi.
1960... Müzeye dönüştürülmüş... Atatürk ve Erzurum Kongresi Müzesi.
Ve... 2011-2013... Cemil Çiçek, TBMM Başkanı... Restorasyon.
Dün... Kongre salonundan Cemil Çiçek'i aradık... Dedi ki:
Binanın da bakıma ihtiyacı vardı.
Gereken restorasyon yapıldı.
Teşekkürler Cemil Çiçek.
Allah razı olsun.
***
Tahta sıra
Kongre salonu... Erzurum Kongresi delegelerinden Hüseyin Rauf Bey'in (Orbay) oturduğu tahta sıra.
Oturduk... Ve... Yazımızı yazmaya başladık... Bugünkü yazımızı.
Sonra... Eve gittik... Mustafa Kemal Paşa'nın konakladığı eve.
Erzurum... Selçuklu ve Osmanlı'nın emaneti.
Dolaştık... Tarihin içinde bir gezinti.
***
Ata'nın unutmadığı beyit
Erzurum'dan sonra istikamet Sivas.
Mustafa Kemal Paşa, Sivas'ta, kongrenin yapıldığı binada konakladı.
Odada demir karyola... Yorgan... Ve genç bir kızın çeyiz sandığından çıkardığı atlas yastık.
Yastığın üzerinde... İbrişimle işlenmiş... Eski harflerle şu beyit yazılı:
"Cihanın cahına mağrur olup incitme insanı,
Süleyman-ı zaman olsan bırakırsın bu eyvanı."
Mustafa Kemal Paşa... Yanındaki Mazhar Müfit Bey'e döndü:
- Bu beyit hepimize bir uyarı, bir ders olsun.
Büyük Atatürk... Bu beyti hiç unutmadı.
***
Asil ve yiğit Dadaş
Mustafa Kemal Paşa, Erzurum'da... Uzaktan gelen kafileyi görür... Kağnılar... Ve 25-30 Erzurumlu.
Paşa... Kafilenin önündeki kişiye sorar:
- Ağa... Kimsin? Nereden geliyorsunuz?
- Adım Mevlüt Mezararkalı... Çukurova'ya göç etmiştik... Geri dönüyoruz.
- Neden? Orada geçim zor mu?
- Hayır... Çukurova cennet gibi... Geçimimiz çok iyiydi.
- Öyleyse Erzurum'a neden dönüyorsunuz?
- Duyduk ki buraları düşman alacakmış... Biz Erzurumluyuz... Kimin malını, kim alıyormuş? Savaşmaya geldik.
Mustafa Kemal Paşa, duygulandı... Ve arkadaşlarına döndü:
- Bu asil ve yiğit milletle neler yapılmaz?
***
'Ben Fatih değilim'
Mustafa Kemal Paşa, eşi Latife Hanım'la birlikte Konya'da... Mart 1923.
Akşam yemeği... Belediye Başkanı Muhlis Bey konuşuyor... Atatürk'ü, Fatih Sultan Mehmed'e benzetiyor... Övüyor.
Mustafa Kemal Paşa... "Hayır" diyor:
- Ben, Fatih değilim... Hiçbir zaman ülkeler fethetmek sevdasına da kalkmadım... Ben sadece ülkesinin ve milletinin kurtuluşuna çalışmış bir adamım.
***
Geçmiş olsun
Yugoslavya Kralı Alexander, Türkiye'de... Ekim 1933... Dolmabahçe Sarayı'nda...
Atatürk ile konuşuyor:
- Size bir sırrımı söylemek istiyorum.
- Buyurunuz... Dinliyorum.
- Eğer bazı Avrupa devletlerinin vaatlerine inanmış olsaydık, Yunanlıların yerine biz Anadolu'ya asker çıkaracaktık.
Atatürk güler... Ve şöyle der:
- Geçmiş olsun kral hazretleri.
***
Bu millet ölmez
Mustafa Kemal Paşa, gazilerin bulunduğu Hilali Ahmer (Kızılay) Hastanesi'ni ziyaret eder... 4 Nisan 1922.
Askerlere portakal verir.
Ve... Bir kolunu savaşta kaybetmiş olan askerin yanında durur:
- Nasılsın evladım?
- Sağ olun Paşam... İyiyim.
- Nerelisin?
- Tokatlıyım Paşam.
- Yaran nasıl?
- İyidir Paşam.
- İyileşeceksin evladım... Sonra da Tokat'a döneceksin.
Asker... Yataktan kalkar... Esas duruşa geçer:
- Hayır Paşam... Bir kolum daha var... Cepheye döneceğim... Daha işimiz bitmedi.
Mustafa Kemal Paşa'nın gözleri dolar... Yanındakilere, "Duydunuz mu?" der:
- Bu millet ölmez.